Bir bakmışsın ki; suvası dökülmüş, sarı odanın duvarlarında, çevçevesi eski ve camı kırık bir fotoğraftan ibarettinsindir artık.

Şairler, çoktan küsmüş şiirlere, öyküler kahramansız, Türküler, saza kırgın...Zaman o eski zaman değildir artık.

Kırık umutlar ve yarım kalmış hayaller koşar peşinden.
Ruhunda dünden kalan ve halen iyileşmeyen yaraların kanar, damla damla.

Eskimiş bir  radyonun frekansında, Aykut Karademir'in şiirleri yüzleşirsin.Gece uzun ve halen günaşırı sıcaktır.

Radyonun arka fonunda, bir Ahmet Kaya şarkısı çalar usulca... "Düşmüşüm bir çukura canım yanıyor, yaşasak mı, ölsek mi? Karar vermek zor ..."

İşte tam da, bu esnada Şair Aykut Karademir, kendi kitabından okumaya başlar şiirini... :
"Ey sevgili yine seninle başladım söze,
Söylemeye, anlatmaya dilimin varmadığı,
Gözlerimin bakamadığı Sayfalardaydın..." diye devam eder.

Sırtımda, siyah ve uzun pardüsem, cebimde şiirlerim, biraz harçlığım ve zulamda gizli acılarım, yürüyorum usulca.

Uzun zamandır, işsizim ve uykusuzum.Peşimde yine, üç beş züppe, bir kaç eski kaşar ve hilal bıyıklı devlet baba...

Şimdi, sadece hayalimde o suvası dökülmüş sarı duvardaki, son gülüşün ve mağrur bakışın var anne.

( Bu köşe yazım, Yazar, Şair ve Öğretmen kardeşim ve Can dostum Aykut Karademir'e armağan olsun.)

Murat İleri