Sizlere aynı gün Meclis gurup konuşması yapan iki genel başkanın konuşmalarını hatırlatacağım,sizlerde içinizdeki vicdanınıza sorar,kim devleti yönetebilir,kim çeşme başı dedikoducusu olabilir karar verirsiniz.

28 Ocak Meclisdeki gurup konuşmasında Devlet Bahçeli:

Kartalkaya otelinde yanarak ölen 38 çocuğun isimlerin ağlıyarak söyleyebildiği konuşmasında,
Terörsüz Türkiye için
 “İmralı çağrıyı bir an evvel yapsın yoksa silahları bunların kafasında kırarız,
SİLAHLARI TERÖRİSTLERİN KAFASINDA KIRMAK HAKKIMIZ”dedi.

Bahçeli, Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadelesine de dikkat çekerek, “ABD'ye düşen terör örgütleriyle bağlarını koparmasıdır. Teröristler silah bırakmıyorsa o silahları alıp teröristlerin kafasında kırmak Türkiye'nin beka ve güvenlik hakkıdır. Hakkımızı çiğnetmeyiz.

Kısaca, bölücü terör örgütünün geride kalan yıllar içinde verilen kahramanca mücadele sonucunda sönüşe geçtiği bir dönemdeyiz.

Küresel güçlerin bölgedeki emellerine hizmet etmekten başka bir misyonunun kalmadığı ortadadır. 

Geçmişte yaşanan örneklerde olduğu gibi vekalet hizmeti bitince ortada bırakılmaları veya bir bahane ile toptan imha edilmeleri de bunların kaçınılmaz akıbeti olacaktır. 

Adına DEAŞ denilen yapıyı kimin doğurduğu, kimlerin kucağında büyüdüğü, hangi hizmeti yaptığı ve sonunda efendileri tarafından aylarca nasıl bombardımana ve kimyasal saldırıya tabi tutulup yok edildikleri birkaç yıl öncenin gerçekleridir.

Bu açıdan şanı, şerefi, tarihi ve vicdanı çok büyük olan Türk milleti kaçınılmaz son vuku bulmadan ülkemize her türlü kötülüğü yapmış ve yapmak amacıyla pusuda bekleyen terör örgütüne ve bütün teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır.

Geliniz, silahlarınızı öldürülmeden önce siz kendi iradenizle bırakınız.

Pişman olduğunuzu, bu mücadelenin asla sonuç vermeyeceğini açıklayınız.

Binlerce insanımıza yaşattığınız acılardan duyduğunuz pişmanlığı duyurunuz.

Küresel güçlerin hizmetinde bölgesel aktörler olmaya bir son veriniz.

Aziz milletimizin sizler için reva göreceği akıbete teslim olunuz”derken,

Son olarak diyeceğim odur ki,” DEM heyeti ile İmralı arasındaki görüşmelerin terörsüz Türkiye’ye önşartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene.

Ne mutlu terörsüz Türkiye’nin gün doğumuna” diyerek konuşmasını sonlandırırken,

Aynı günkü gurup konuşmasında ÖZGÜR Özel:

Gurup konuşmasının bir kısmını Devlet Bahçeliye hakaret etmiş,

Diğer kısmında (daha neredeyse 4 yıl olmasına rağmen)2028 yılındaki cumhurbaşkanlığı adaylığı gündemiyle partisinin Başkan adaylığının Nisan ayına kadar tesbiti(şimdiden not alın bu tarihde her zamanki gibi palavra tarihdir)hakkında konuşmuş,

Bir bölümündede 78 vatandaşımızın yanarak can verdiği Kartalkaya yangınında Bolu Belediyesinin itfaiyesinin raporunun sümen altı edilmesinin suçunu kamufle etme adına her yere saldırarak konuşmuş durmuştur.

“Halbuki bu yangında suçlu kimse kimdense farketmez mutlaka cezalarını bulmalılardır.

Tıpkı yolsuzluk,ihalelerde usulsüzlük,eş dost tayinleri kimden gelirse gelsin karşısındayız ve cezalarını bulmalıdırlar”diyebilmelerini beklerdik.

Şimdi iki Liderin konuşmalarına bakın hangisi devlet adamı sorumluluğunu taşıyan bir konuşma olmuş siz karar verin…