31 Mart seçimleri öncesi ve sonrası hatta geçen haftaki yazılarımda hep bu gerçeğe değindim.
Elbette CHP’ye Gönül vermiş içi vatan sevgisi ile dolu olanların bu acı gerçeği kabul etmeleri, CHP’nin PKK Projesi “KENT UZLAŞISI’NA”destek vermesini hazmetmeleri kolay olmadığı için bu gerçeği dillendirenlere saldırarak vicdanlarını susturmak istediler.
12 Şubat’ta Türkiye Gazetesindeki Cem Küçük’ün yazısındaki tesbitlerini aynen sizlerin takdirine sunuyorum;
PKK belediyeye girecek, devlet izleyecek öyle mi?
Dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı belediyelere operasyon yaptı. Kent Uzlaşısı adı altında PKK ile iltisaklı kişilerin belediyelere nasıl doldurulduğu ortaya çıktı. Özellikle İstanbul Başsavcılığının yaptığı açıklama önemli. Bakın orada çok kritik açıklamalar var.
DEM Parti tarafından, yerel seçim stratejisi olarak belirlenen ve Aralık 2023 tarihinde yayımlanan tutum belgesinde; “Kent Uzlaşısı” adı altında çerçevesi çizilen strateji kapsamında, Türkiye'nin batı illerinde farklı kesimlerle diyalog/ittifak zemini arayışına girildiği, bu çerçevede “Kent Uzlaşısı” formülü kapsamında gerçekleştirilen görüşmeler/müzakereler ile anlaşma sağlanan il/ilçelerde aday göstermeme, kendi adayını farklı partiler bünyesinde aday gösterme, belediye meclislerinde kontenjan elde etme vb. cihetine gidildiği söyleniyor.
Konuya ilişkin PKK’nın açık kaynaklarda ne dediğine bakalım. Zaten bunlar gerçeği ortaya koyuyor.
KCK Eş Başkanı Bese Hozat kod adlı Hülya Oran örgüt paralelinde yayın yapan Medya Haber Televizyonunda 5 Kasım 2024’de yaptığı konuşmada şöyle demiş: “Kürtlerle Türklerin birliği, ortak mücadelesi, ittifakının isminin Kent Uzlaşısı’dır. Kent Uzlaşısı Türklerle Kürtlerin ortak birlik duruşu/uzlaşmasıdır.” PKK Yürütme Konseyi Üyesi Cuma kod adlı Cemil Bayık tarafından kaleme alınan ve örgüt paralelinde yayın yapan Serxwebun dergisinde 31 Mart 2024 seçimleri öncesinde yer verilen yazısında şöyle yazmış: “Kent uzlaşısı olarak ifade edilen stratejinin yerinde bir karar olduğu, bu yöntemle Kürt halkının sözde Kürdistan'da ve yoğun olarak bulunduğu Türkiye şehirlerinde kendi adaylarını çıkarıp başarılı kılarken, diğer Türkiye kentlerinde demokrat, özgürlükçü, Kürt sorununa demokratik yaklaşan, Kürt halkını dost gören ve Kürt halkının davasını haklı bulup dayanışma tutumu olan adayların kazanmasını sağlayarak siyasi ağırlığını daha da arttırabilir.”
PKK Yürütme Konseyi üyesi Hüseyin Avareş kod adlı Mustafa Karasu, 4 Nisan 2024'te örgüte müzahir ANF Haber Ajansında yayınlanan röportajında şöyle demiş: “DEM Parti’nin bu seçimde Türkiye'de genel bir ittifak ve uzlaşı içinde olmadığı, ancak Türkiye'nin çok stratejik alanlarında 'Kent Uzlaşısı' politikası ile tüm demokratik güçlerle birlikte iktidara kaybettirme politikası izlediği ve söz konusu durumun bir partiye değil, demokrasi güçlerine kazandırma tutumu olarak görülmesi gerektiği, muhalefetin de bu şekilde anlaması faydalı olacaktır.”
Bütün bu bilgilere bakınca Kent Uzlaşısı formülünün teorisinin terör örgütü PKK tarafından yapıldığı demokratik özerklik sisteminde bazı alanlarda uygulanacak bir formül olduğu, doğu illerinde yerel yönetimlerin kazanılarak özerklik sisteminin kurulması amaçlandığı ortaya çıkıyor.
Özerlik Sistemi ve Kent Uzlaşısı formülünün DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten örgüt bünyesindeki Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) gibi örgütün taban örgütleme sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu anlaşılmıştır.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ise Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 02/12/2019 tarih ve 2018/4589 Esas- 2019/7385 Karar sayılı kararıyla
Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan raporlara göre; PKK/KCK terör örgütünün bir unsurudur. Ayrıca terör örgütü olarak kabul edilen Demokratik Toplum Kongresinin (DTK) devamıdır. HDK'nın legal görünümlü bir cephe yapılanmasıdır. Terör örgütüne göre TBMM'ye alternatif bir oluşumdur.
Bu terör yapılarının eylem etkinlikleri düzenleyerek toplumsal alanı örgütlediği, 6-7-8 Ekim Kobani olayları, Demokratik Özerklik ilanları ve Çukur/Barikat olaylarında toplumsal alanı örgütleyerek toplumdaki kitlelere kanalize olup Demokratik Özerklik stratejisini kabul ettirmeye çalıştıkları ortadadır. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Çatı Yapılanması’nın İstanbul ilinde faaliyet gösteren mensuplarına ilişkin yürütülen ana soruşturmada ele geçirilen örgütsel arşive göre terör örgütünün paralel meclis yapılanması şöyle: HDK mensubu (örgütsel tabirle sözde Emek Meclisi üyesi, İlçe Meclisi Üyesi, Kadın Meclisi Üyesi, Genel Meclis Üyesi, Kültür Sanat Komisyonu Üyesi, Delege Üyesi vb sıfatlarla) olduğu tespit edilen; 1-Şüpheli C.Y’nin Kartal Belediye Başkan Yardımcısı, 2-Şüpheli L.G’nin Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı, 3-Şüpheli B.K’nın Üsküdar Belediye Meclis Üyesi, 4-Şüpheli E.G’nin Sancaktepe Belediye Meclis Üyesi, 5-Şüpheli G.A’nın Fatih Belediye Meclis Üyesi, 6-Şüpheli H.Ö’nün Tuzla Belediye Meclis Üyesi, 7-Şüpheli N.A’nın Adalar Belediye Meclis Üyesi, 8-Şüpheli S.G’nin Şişli Belediye Meclis Üyesi, 9-Şüpheli T.Ş’nin Beyoğlu Belediye Meclis Üyesi olarak, 31/03/2024 yerel seçimler sonrasında terör örgütünce verilen talimatla “Kent Uzlaşısı” faaliyeti kapsamında seçilmeleri sağlanarak görev yapmaya başladıkları ortadadır.
Bütün bu deliller ortadayken DEM Parti’nin CHP ile seçimlerde anlaşarak belediyelere PKK ile iltisaklı kişileri doldurdukları net. Şimdi neyi inkâr edecekler? Her şey ortada. Yakalananların örgütte görev ve yetkileri bile belli.
O yüzden önce öz eleştiri yapın. Bu operasyonu gerçekleştiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımıza da teşekkür edelim.