En son bıraktığın yerde arayacaksın anılarını. Kırık dökük hayallerin içerisinde, mişli geçmiş zamanlara sığınacaksın.

Kayıp bir şehrin tam ortasında, fırtınalı ve yağmurlu bir gecenin sessizliğinde, gözyaşların tek sırdaşın olacak. 
Öyle yalnız hissedeceksin ki kendini, öyle umutsuz ve işte öyle çaresiz bir başına kalacaksın.
Yüreğinde biriken acılar, seni her geçen gün o yalnızlığın karanlık rıhtımlarına çekecek.
Gün olacak, yeni bir sayfa daha açmak isteyeceksin hayatına. 
Daha ilk sayfasında kirlenecek, sevgi adına dokunduğun her ne varsa.

Elbet bir gün anlayacaksın, sana kıymet verenlerin hayatındaki değerini. 
Nasıl olsa, hiç kimse bıraktığı yerde kalmıyor.
Zaten ölene kadar sevmek diye bir şey var mıydı?...
Oysa  aylarca yolunu beklemiştin. Hatta yılların yorgunluğuna rağmen bir gün nasibin olsun, diye dualar etmiştin geceler boyu.
Aklın ve kalbin arasında kalmış, en güzel çaresizliğin de o değil miydi? 

Şimdi gün geceye dönse, yıldızlar geceye ışık saçsa, hatta masmavi bulutlar gökyüzüne adına şiirler yazsa, ne fayda?...

Şimdilerde, dilimde dolanan bir nağme var.
Sevmek diye birşey varmış belki de, Sevmek diye birşey yokmuş.


Murat İleri