Bir gül dalıydın, hayatın baharında.Henüz sekiz yaşında. Oyun çağında, düşlerin gölgesinde. Her masum çocuk gibi, narin bir kelebektin.

Hayallerin vardı, gökyüzüne uçurtma yapıp da saldığın.
Şimdi yarım kaldı gülüşlerin, yarım kaldı sevinç çığlıkların ve yarım kaldı yarın bakışlı umutların.
Böylesi, canice bir ölümü hak etmemiştin.
İyi bilirdim ki, yeryüzünde hiçbir çocuk ölmeyi hak etmedi.

Bir oyunun ortasında, gözlerini kapatmak bile olsa, ölüm sana yakışmazdı.
Filistin'de katledilen hiçbir çocuğa da ölüm yakışmadı.
Ama, yurdum insanı da, nasıl olsa senin ölümünü yarın unutacak.

Zaten dünyamız da, çocuk ölümlerini unutuyor.
En kötüsü de, ne biliyor musun? Çocuk tecavüzlerine, tacizlerine, çocuk katliamlarına o kadar sessiz ve sağırız ki...

Daha yakın zamanda Eylül ve Leyla yavrularımızın ve bir onlarca Narin'imizin kanatlarını kırıp, küçücük bedenlerini parçalayıp çukurlara gömen caniler ile halen aynı havayı teneffüs etmek bir insanlık dramı değil mi?...

Çocuk tacizcilerine, çocuk katillerine yaşama hakkı verilmemeli. Bu ağır vebal, yediden yetmişe herkesindir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilk yasama döneminde Ölüm Cezasını mutlaka, gündemine almalıdır.
Aksi halde, bu büyük günah ve sorumluluk tüm Vekillerimizindir.

Murat İleri