Gözlerin, benim gibi bakıyordu. En az benim kadar, hüzün doluydu  kirpiklerin.

Daha, Eylül fırtınası bile çökmeden, gönlümüzün orta yerine, bir sabah çekip gitmiştin, özlemini doldurup yıkık yırtık bavuluna...

Oysa kanayan yaraların vardı. Çığlık çığlığa, içinde biriktirdiğin sancıların.
Bir masum sevdaydı, sadece  hayallerinden yüreğine geçişi  mümkün olmayan.

Yaşanılan nice sevdalar gibi, boğulmuştu gülüşlerin, bulanık ırmaklarda.
Bu yüzden,on yıllardır suskundu şiirlerin ve Türkülerin yangın yeriydi.

Her güzel filmde olduğu gibi, kavuşmaya ramak kala, Eylül fırtınası girmişti aramıza.
Kırılmıştı dallarımız tane tane kökünden ve yapraklarımız savrulmuştu dört bir yana.
Bir hasta misali, taburcu olmuştum, ayrılığa tutsak kendine bile yabancı yüreğinden.

Hazan sarmıştı, dört bir yanımı...

Şimdi yeni yeni seviyorum, Eylül yağmurlarında ıslanmayı, bir başına deniz kıyısında yürümeyi...
Şimdiki hayat eksenim,terk edilmiş, sahil kasabaları, hüzün dolu deniz kıyıları...
Ah bu, kimsesiz sevda bana Eylül'den kalma...

Murat İleri