İnsan niye değişir ki? Haydi, diyelim ki;bu değişim aşka dairse de, yaşamın anlamı yeniden sorgulanır mı?

Sırlar aleminin alimi olarak bilinen, zahtı muhteremin dergâhındaydım.

Ben de,sıradan aşıklar gibi, bir garip abdal olarak yerimi almıştım.

Baba Erenler, sazlarının teline vura dursun, hatta Cemin aşkına, Pir aşkına, Pir Sultan abdal aşkına,aşk ile meydanda döne dursunlar...

Ben, söz ve saz  sırasının bana gelmesini bekleyen,garip aşık olarak, izzeti dergâhın şarabı ile çoktan demlenmiştim.
Sözlerim, mızrapı yaralı sazıma ağırdı artık.

Şu gerçeği bilirdim ki,esas olan Hz.Ali'nin Zülfikarına sahip olmak değil, Allah'ın Aslanı olacak o yüreğe ve inanca sahip olmaktı.

İşte, Aşıklar dergâhında,Cemlerin meskeninde sıra bana gelmişti.

Dertli sazım elimde, kırklar semahı önündeydi...

On dört bin yıl gezdim, pervanelikte.
Sıdkı ismin buldum, divanelikte.
İçtim şarabını mestanelikte,
Kırkların ceminde dara düş oldum.

Nice ayrılıkları ve gönül kırgınlıkları hatta terk edilmişlikleri bağrına basmış, birisi olmanın esareti içinde, ilahi bir aşk gerçeğinin tüm benliğimi tepeden tırnağa değiştirdiğini artık biliyordum.

Murat İleri