Yaşamak isterken, delicesine. Şimdi, ölmeyi, ölebilmeyi düşlemek ne garip şey...!
Kayıp bir şehirin, çıkmaz sokağında yaşayan yapayalnız bir şairdim.Tek dostum, geceler ve ıslak kaldırımlardı.
Divane gönlüm, kırgındı hayata.Bir ben değildim elbette, sevdiğine kavuşamayan.
Zaten, bu hayatta sevmek de yetmiyormuş, hatta umut etmek de...Ben, bu gerçeği öğrendiğim de, seksen üç yaşımdaydım.
Herhangi birisine bile, çok değer verdiğin de, eksilen, kayıp olan hatta hiçe sayılan senin kıymetin oluyordu.
Seven sevdiğine, aynı zamanda değer de, vermeliydi değil mi?...
Ama yine de,alın yazında yoksa sevebilmek, ümit etmek de kendini avutmak olmaz mıydı?
Hem bir gece vakti ne demişti,esmer kara kaşlı o şair:
Bilesin, kavuşmak yoktur İslâmlıkta,
Kavuşan kısmısı, ancak gâvurdur... Diye...
Ben de cevaben... :
Şimdi, hüzün dolu bir gecenin sensizliğindeyim.
Susuyorum, mahşerin ilk gününe kadar,
Ama,insan üzülüyor yine de,
Hani sevgi emek demekti,
Hani nerede vuslata beş kala, kavuşmalarımız?...
Şimdi, duygularımın karşılığı da yok, hiçbir Şairin şiir kitabında...
Murat İleri