Nerede o eski Bayramlar?Diye hayıflanmadan önce, geçmişten bugüne kadar, yaşadığım bayramlar geçiyor, gözlerimin önünden.
Arefe gününden başlardı, neşemiz, sevinçlerimiz...
Hatta deyim yerindeyse, gözlerimizdeki ışıltı, yedi kat semaya ulaşır, dua olarak dönerdi umutlarımıza.
Kalabalık bir aile olmanın buruk ama samimi mutluluğunu o günlerde farklı yaşardık.
Garibanlığımızın dibe vurduğu yıllar olsa bile,bayrama birgün kala,alınmış ayakkabı ve elbiselerimizi paylaşmanın mutluluğu bambaşkaydı.
Pudraya bürünmüş lokumun, akide şekerinin ve sedef kakmalı kutu içerisindeki çikolatanın tadı da bambaşkaydı.
Amma velakin, bizim payımıza bol pudra şekerli lokum düşerdi.
Bir de, Lokmanın kokusu vardı.Aslan anamın ellerinde, saray mutfağı tadında bir lezzet kazanırdı.Öyle ki;çıtır çıtır ağızda dağılırken, bir sonraki bayramın özlemine de tutuşurdu yüreğimiz.
Bayram sabahı, erken saatte kalkar,Caminin yolunu tutardık.O gün mutlaka,yeni giysiler giyinilmeliydi.
Herşeye rağmen, siyah kunduram, beyaz gömleğim ve yine siyah kumaş pantolonum vazgeçilmezimdi.Kabadayı kişiliğimin ilk yapı taşları böylece oluşuyordu.
Büyüklerin elleri öpülürdü.Ama o zamanlar büyük diye, sadece kimlik yaşını gözetirdim.
Asıl büyük, erdemli ve adam olanmış.Ve cinsiyet de gözetmezmiş.
Ahh eski Bayramlar...Ah o eski adamlar...Ah o eski kadınlar...Ve ahh o Çocukluk yıllarım...
RAMAZAN BAYRAM'IMIZ MÜBAREK OLSUN.
Murat İleri