Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural ile Devrek İlçe Başkanı Uğur Dikenli, 18 Nisan 2025’te önceki dönem Devrek Belediye Başkanı Çetin Bozkurt ve yedi belediye çalışanının gözaltına alınmasını takip amacıyla Devrek İlçe Başkanlığı’nı ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini ilettiler.
Yapılan açıklamada, bu gözaltı işlemlerinin hukuki temelden ziyade siyasi saiklerle, partiyi yıpratma ve itibarsızlaştırma amacıyla gerçekleştirildiği izlenimi verdiği; demokratik işleyişe zarar veren bu süreç boyunca hukukun üstünlüğüne olan inançla sürecin şeffaf ve adil biçimde sonuçlandırılmasının beklendiği vurgulandı. Ayrıca, 19 Mart’tan bu yana özellikle CHP’li ve muhalif belediyelere yönelik operasyonların artarak devam ettiğine dikkat çekilerek, Çetin Bozkurt ve gözaltındaki personelin bir an önce hak ettikleri adil yargılamaya kavuşacaklarına olan inanç ve destek dile getirildi.
Chp Devrek ilçe yönetiminde görevli Sinan Seyrekbasan yaşanan gelişmeler karşısında basınla bilği paylaşma konusunda bir sıkıntı olmadığını süreci takip ettiklerini,basın ile iletişimin her daim şefaf olarak devam ettiğini ekleyerek kısa bir gündem değerlendirmesi yaptı.
İlçe merkezinin tarihî sokaklarından yükselen yankılar, bazen çözümsüz sorular barındırır. İşte tam da bu nedenle, hem halkın nabzını yoklamak hem de yöneticinin kulağına vatandaşın sesini ulaştırmak adına gündeme taşıdığı öneri, ilçe demokrasisine taze bir soluk getiriyor. Belediye Başkanı Özcan Ulupınar’ın da şeffaflık ilkesini her fırsatta vurgulayan bir lider olarak tanındığını düşünürsek, canlı yayında vatandaşla sıcak bir sohbet gerçekleştirme fikrinin ne kadar yerinde olduğu ortada.
Bu tür bir platform, klasik “masa başı” toplantı anlayışını kırıp, soruları anında yanıtlamak gibi cesur bir adım gerektirir. Özcan Bey’in sahadaki işlerdeki ehliyet ve liyakatı biliniyor; peki, mikrofon önündeki esprili tutumu da bu kadar güçlü mü? Belki bir iki “Devrek’in meşhur pidesiyle ilgili en iyi fırın hangisi?” gibi hafif konularla sohbeti ısıtarak, ardından altyapıdan kentsel dönüşüme kadar ağır topları masaya yatırırsak, hem gülümseme hem de ciddiyet dengesi yakalanır.
Vatandaşın gündelik hayatından, belediyenin bütçe planlamasına dek uzanan sorulara anında cevap alacağı böylesi bir canlı yayın, siyaset ve bürokrasinin kapılarını ardına kadar açar. Uygun platform ve teknik altyapı sağlandığında; moderatör eşliğinde akıcı bir diyalog, Devrek’teki yerel demokrasinin örneklerinden biri haline gelebilir. Elbette bu davet, sadece bir sorulu-cevaplı televizyon programı değil; aynı zamanda halkla yöneticiyi birbirine bağlayan samimi bir köprü kurma çağrısıdır.
Özcan Bey’in takvimine uygun bir tarih belirlendiğinde, hazırız: Biz mikrofonu uzatmaya, vatandaşımız da merak ettiklerini sormaya hevesli. “Bilgi paylaştıkça çoğalır” düsturuyla, Devrek’teki yönetim anlayışını bir adım ileri taşımak için sabırsızlanıyoruz—hem güleryüzlü hem de ciddi bir diyalog vaadiyle.
Zonguldak Vadisi’ndeki bacaların tütüşü, bir zamanlar emekle, eşitlikle simgelenirdi. Ne var ki, son yıllarda bu dumanın içine “kayırma” siyahı da karıştı. Ahmet Çolakoğlu’nun AK Parti Genel Merkezi’ndeki koltuğuna oturmasıyla birlikte, bölgemizin sırtındaki yük, liyakat yerine yakınlıklara kaydı. Kurumlarımızda yükselen sadık isimler, torpil zincirinin halkasında yer alan “seçkinlerin” rahat nefes almasına yol açtı.Çolakoglu’nun “vadi emaneti” sıfatı, genel merkezden yankılandıkça soğuk bir mesafe yayıyor. Oysa gerçek abilik, sadece yemek buluşturmaktan değil; şeffaf kararlarla, her madenci,emekci,Zonguldak çocuğuna eşit fırsat tanımaktan geçer. Bugün Zonguldak’ın gündemi, sadece kilometrelerce yeraltı tünelleri değil, aynı zamanda o tünellerin içine gizlenen liyakat tünelidir…
İlçe özel idareye alınacak yeni personel alınacak söylemi sonrası işsiz gençleri basan heyecan ve sonrasında belki cıkar umudu ile heyecanlanan tüm vatandaşlarımızın dünyasını yaşamak lazım oysa, noterden onaylı liyakat bekleyen vatandaşa değil; tanıdık, akraba ve siyasi dayıoğulları ailesine giden koltuğa şaşmamak gerek. Şeffaflık yerini dedikodu koridorlarına, eş-dost-torpil üçgeni de kamu hizmetinin önüne geçti.
Bir zamanlar ‘eşit işe eşit ücret’ şiarıyla yola çıkan çogu kurumumuz, bugün siyasi ayak oyunlarının sahnesine dönüşüyor. Memur olmak hayaldi; torpil olmak ise görev kapılarını ardına kadar açan sihirli anahtar. Oysa bu torpilliler listesi, sadece umutları gömmekle kalmaz; kurumsal güveni de yerle bir eder.
Kamuda gerçek değişim, referans mektupları yerine başarı hikâyeleri seçildiğinde başlar. İlçe özel idaremizi nitelikli, adil ve liyakat sahibi isimlerle tanıştırmadan; ne maddenin karası, ne de torpil kokusu ziyadesiyle temizlenmez. Tüm işsiz gençlerimizin yanındayız.