Hangi gecenin Karanlığıydı, hangi sonbahardı yada zaman hangi zamandı, anımsamıyorum ama, yine sensiz zamanlardı anne!...
Ben bu yokluğu, ilk göz altı süreçlerimde de yaşamıştım.
Radyo bülteninde, Kaçak listesinde adımın geçtiği Karanlık günlerdi.
Birgün, bu Yoksul ve Haksız düzenin gidişatına dur diyecektim...
Cüzdanım da, yırtılmaya yüz tutmuş senin fotoğrafın ve kaleme aldığım bir kaç yasak şiirim ve bir miktar da, param vardı.
Ulusal anlamda taşıdığım bir kimliğim bile yoktu.
Faili meçhul bir cinayete kurban gitme olasılığımdan, senin lakabını ve ad ve soyadını hatta adresini de yazmıştım, O küçük not defterime...
Sahi neydi senin lakabın?... Aslan Anamdı....
ASLAN bakışlı, cesur, sözünün eri, biraz isyankar ama hem hüzünlü ve buram buram Neşet Ertaş kokardı.
Yörük kızıydı...Angara'nın gerçek Abdallarındandı.
Her sözü şiire ve gazele dokunur gibiydi.
Yine bir tutam sevgi için, ciğerimi çıyanlara yem ediyordum.Yine, suç üstü yakalanmıştım, bölüşürken sevgimi.
Bu defa, annem de yoktu yanımda.Kelebek olup, uçup gitmişti cennet kokulu bahçelere..Ben bu yokluğa hiç de, aşılamamıştım.
Sanırım, bölüşecek sevgi de kalmamıştı yeryüzünde.
Çünkü, anne sevgisi karşılıksız tek sevgiydi.
( Biyolojik anneler dışındaki, tüm annelerimizin günü kutlu olsun. )
Murat İleri