Devrek... Şu Anadolu’nun şirin, yeşil gerdanlığı...
İçinden çaylar akan, dağlar, tepeler, yolları bir türlü düzgün açılmayan, imar alanları bir türlü haritaya dökülemeyen memleketimiz.
Bir Avrupa şehri gibi olalım dedik, ne eksik dedik? Alt yapı eksik. Üst yapı eksik. Yol zaten delik deşik. Eksik saymaya zaman yetmez. Ama heves çok şükür tam! Çünkü bizim öyle bir belediye başkanımız var ki, Ankara'da elini sallasa tanıdığa çarpıyor.
Sağ olsun, Ankara'da adım attığımız her köşe başında bir "Ahmet Bey’in selamı var" diyen bir yüzle karşılaşıyoruz. E hal böyleyken, insan kendi kendine soruyor: “Bunca bağlantı varken Devrek neden hâlâ asfaltla hayal kuruyor?”
Ama artık umutlar filizleniyor, çünkü Ahmet Çolakoğlu artık hizmet zamanının geldiğine inanıyor.
Gerçi, Ankara'da köşe kapmaca oynarken biraz fazla köşe kapmış olabilir. Teşkilatçılık desen, on numara! Mevki desen, maşallah! Hani böyle giderse bakanlık koltuğuna da oturursa hiç şaşırmayın.
Tabii bu başarı hikâyesinin Devrek faslı biraz buruk...
Zira Ahmet Bey’in gönlünde yatan aslan hâlâ Çaycuma. Eee, mecburi ziyaretlerle idare ettiğimiz şu günlerde, insan bazen soruyor kendi kendine: "Biz burada köprüden geçerken selam mı veriyoruz, yoksa sadece yol veriyoruz?"
Devrek’in halleri desen tam bir şairin elinden çıkmış gibi:
İmar planları, beton yerine diken açmış.
Personel desen, sabah selamı veren memuru bulmak zor.
Çukurlar mı? Her adım bir macera!
Yollar, dağlar bayırlar, açılması beklenen imar alanları... Koca koca tesislerse hâlâ kağıt üstünde tenis maçı yapıyor.
Ahmet Bey için Devrek, sanki her hafta sonu uğranan ama hâlâ "evim" diyemediği bir akraba evi gibi.
Çaycuma’nın bir köprüsü var, gönlünde taht kurmuş belli ki.
Devrek ise, mecburi görev gibi biraz...
Olur da Ahmet Bey bakan olursa, vay halimize! "Devrek’te bir bakana sahibiz" diye sevinir miyiz, yoksa "Devrek’in yüzüne bakan yok" diye ağlar mıyız, orasını zaman gösterecek.
Çaydeğirmeni Atağa Kalktı
Bu arada Çaydeğirmeni Belediyesi öyle bir atağa kalktı ki, TOKİ’leri sıraya dizdi.
Adam dolu dizgin, her platformda var, her alanda faaliyet gösteriyor.
Yolu, suyu, imarı, etkinliği... Duyan da sanır ki küçük bir kasaba değil, Avrupa’da bir örnek şehir!
Çaydeğirmeni’nde çeki düzen var, azıcık imreniyoruz doğrusu.
Peki ya Devrek?
Biz hâlâ “yaptık, yapıyoruz, az kaldı!” şarkısını dinliyoruz.
Bu şarkı dilimize dolandı, ninni niyetine uyuyoruz artık.
Bir çukur kapandı mı, kutlamaya gidiyoruz.
Bir kaldırım mı yapıldı, bayram ilan ediyoruz!
Devrek'te Meşhur Olan Bir Söz: "Keşke Kolum Kırılsaydı"
Devrek’te herkesin dilinde dönen o meşhur söz artık binlerin ağzında:
“Keşke kolum kırılsaydı da şu işe bulaşmasaydım!”
Bunu evini tamir ettiren söylüyor, arabasıyla çukura düşen söylüyor, imar dosyasının peşinde koşturan söylüyor...
Bir yandan farkındayız; bir çile çekiyoruz.
Bir yandan da kabulleniyoruz: Beklemekten başka çaremiz yok.
Çünkü biz Devrekliler sabırlıyız.
Çünkü biz umudumuzu kolay kolay kaybetmeyiz.
Çünkü biz biliriz ki, en sağlam köprüler en uzun sürede yapılır.
Tabii, köprü yapılacak mı, yoksa üstünden sadece hayallerimiz mi geçecek, orası da ayrı mesele..