Babam, Kıbrıscık Orman İşletmesinde elektrikçi olarak çalışan bir kişiydi. Haliyle ben de çocukluğumda evde hep pense, yankeski, kontrol kalemi, matkap vb. gibi gereçleri gördüm.

Bunların etkisiyle meslek liselerine giriş sınavına başvurdum.

Bir dağ köyünden, çamurlu kara lastik ayakkabı ile Bolu’ya gelip 82’nin mayıs ayında, 50. Yıl Ortaokulunun 2. katındaki nezih sınıfta sınava girdim. Sorular son derece zordu. İçinden çıkılabilir değildi. Bunun sebebi de 1979-1982 yılları arasında okuduğum Kıbrıscık Ortaokulunda derslerin çoğunun boş geçmesinden kaynaklanıyordu.

Sağ-sol kavgaları sebebiyle 1976-80 yılları arasında eğitim sistemi tamamen çökmüş haldeydi. Öğretmenler sağcı, solcu kamplara bölünmüştü. 3 yıl okuduğum Kıbrıscık Ortaokulunun 1. ve 2. sınıflarında düzgün biçimde dersler okutulamıyordu.

CIA, Gladyo ve hain yerli işbirlikçiler ülkeyi kaosa sürüklemişlerdi. Bunları tamamen ABD planlıyordu. 1980 yılında ABD’den emir alan cunta 12 Eylül darbesini yaptı. Ülkede terör bitti ama ABD’nin istediği CIA İslamcısı, tarikatçi, bilimden uzak, pazarını yabancılara tamamen açmış bir ülke modeli dayatıldı.

Sözü başka yerlere yaymadan toparlayayım. 1982 yılında Bolu Meslek Lisesinin elektrik bölümünü 4. Sırada kazandığımı öğrendim. Heyecanla okula kayıt yaptırdık. Babam, bizleri okutabilmek için Bolu’nun Karacasu Beldesinin bitişiğindeki Mesciler Köyünden minik, 2 odalı bir ev satın alıp oraya yerleştirdi. Tayini çıkarılmadığı için kendisi Kıbrıscık’ta kaldı. Sadece hafta sonlarında motorsikletiyle, buz gibi dağ havasına aldırmadan yanımıza geliyordu.

1982-85 yılları arasında Bolu Meslek Lisesinde okudum. Öğretmenlerimin tümü çok berrak biçimde aklımdadır. Hepsinin olumlu-olumsuz yönlerini anımsıyorum.

Bazı öğretmenlerimiz bir dakikayı bile boş geçirmezken, bazıları 8 aylık periyotta 1 saat bile ders anlatmadan geçirirlerdi.

Haftanın 5 günü okulda iyi ya da kötü anılar içinde yer aldık. Sınıfımızda 34 kişi vardı. 12 Eylül darbesinin eğitim bakanı Hasan Sağlam, okulları kışla gibi düzenletiyordu. Öğrenciler adete asker gibiydi. Çok aşırı bir disiplin söz konusu idi.

Lise döneminde bizlere ders veren 30 kadar öğretmenin 25’i çok idealist, çok yurtsever kişilerden oluşuyordu. 4-5 öğretmen ise mesleğin imajını yerlere çalıcı faaliyetler içindeydi. Şimdi onların adını buraya yazarım ama polemik çıkar, rencide edici gelişmeler olabilir. Sağ olanlar bu tipleri çok net biçimde bilirler.

Sık sık rapor alan, okumayan, derse alkollü giren, atölyede uyuyan, sürekli dedikodu peşinde koşan, düşük ahlaki modülleri sergileyen eğitimciler o dönemde de vardı.

1985 yılında Bolu EML’den diplomayı aldım. İstanbul Marmara Üniversitesine girmeye muvaffak oldum. 89 yılında orayı da bitirdim. Aynı yıl Edirne’de öğretmenliğe başladım. 1991 yılında Manisa iline eş durumundan tayin oldum. 95 yılında babam 56 yaşında aniden vefat edince Bolu iline tayin istedim Lisesi okuduğum okula başladım. Beni yetiştiren öğretmenlerle o okulda 12 yıl, aynı çatı altında mesai yaptım.

Branşım elektrik-elektronik olduğu için okulun her sınıfında, her koridorunda, her atölyesinde, çatısında elim değen yerler oldu. O zamanlar tüm okulun sigortaları buşonlu ve ilkel tip idi. Tüm okulun panolarını tek tek söküp otomatik sigorta haline dönüştürmüştüm. Rahmetli Özer Bey her malzemeyi alıvermişti.

Okuldan unutamadığım, çok değerli gördüğüm, örnek aldığım, rol modeli addettiğim bazı öğretmenlerimi ve meslektaşlarımı sayayım: Mustafa Namdar Bey, Basri Uçar Bey, Hamdi Ayyürek Bey, Nevzat Soner Bey, Muhittin Erküçük Bey, Aazmi Özaydın Bey, Ömer Bey, Mehmet Sarıhüseyinoğlu Bey, Veysel Aslan Bey, Meziyet Bayındır Hanım, Abdülkadir Bayındır Bey, Özcan Soner Hanım, Şenay Ünalan Hanım, Hüseyin Avni Toker Bey, Ebubekir Öztürk Bey, Abidin Şen Bey, Hüseyin Saraç Bey, Metin Özbek Bey, Mevlüt Ercan Bey, Orhan Danışık Bey, Cahit Yılmaz Bey, Ferit Yağlıoğlu Bey, Rahmi Yılmazer Bey, Tahsin Özşen Bey…

2007 yılında hukuk, hak, yasa, yönetmelik ilkeleri çiğnenerek, CIA köpeği FETÖ müritleri tarafından Artvin Murgul’a sürgün edilince Bolu EML’den sessizce ayrıldım. Okuldaki öğretmenlerin yüzde 90’ı bir kere bile arayıp “Geçmiş olsun, üzülme vb.” demediler. 8 ay dağ başındaki Murgul’da kaldım. Hukuk sayesinde pislik yaptırımdan kurtuldum. 2008 yılında yurtdışı öğretmenlik sınavına girip KKTC’ye, 5 yıllığına gittim.

2013 yılında ülkeye döndüm. Zonguldak ilinin Kozlu ve Devrek ilçelerinde 7 yıl, hasbelkader idarecilik yaptım. 2021 yılında iftiralara, siyasal baskılara, tarikat tuzaklarına daha fazla tahammül edemeyip emekli oldum. 4 yıldır, huzur içinde Ankara’daki bir özel teknik kolejde çalışıyorum. Burada siyaset yok, soysuz sarı sendika ağaları yok, iftiralar yok, ihale dalavereleri yok, çıkar grupları yok. Sadece iş ile meşgulüm.

Bolu EML’ye her zaman saygım vardır. Bu okulun yücelmesi için her fırsatta destek oluyorum. Son 18 yılda okulun idarecileri ile defalarca görüşerek dış firmalardan, vakıflardan, derneklerden bağışlar almaları noktasında önayak oldum.

2007 yılında, okuldan ayrılınca öğretmenlerin çoğu bana “Geçmiş olsun” demedikleri için o çok sevdiğim mekana son 18 yılda 3-4 kez kısa süreliğine ayak bastım.

Okulun şu anki durumunu üzülerek takip ettiğimi de ifade edemeden geçemeyeceğim.

8-9 yıl önce 10 kadar teknik eğitim fakültesi alel acele kapatıldı. Başka tür okullara evrildi. Artık bu topraklarda doğru düzgün teknik öğretmen yetişmiyor. Karikatür, parayla alınmış diplomalı tipler öğretmen olarak daha fazla karşımıza çıkmaya başladı.

Hayırsever İzzet Baysal Bey’in Vakfının burslarıyla üniversiteyi bitirebildim. Onun bana söylediğim “Memlekete faydalı bir insan ol” sözünden ilham alarak, son 30 yılda 83 kitap yazıp yayınladım.

Bolu Meslek Lisesinin idealist, vatansever öğretmenlerine selam olsun.

Not: Bu yazıyı, Bolu EML’de yıllarca çalışmış, 1999 yılındaki depremde konutu yıkıldığı için Ankara’ya tayin olmuş, idealist bir matematik öğretmenimizin bana telefon edip hasbihal etmesinden sonra yazdım. Kendisini bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Ali Özdemir

Eğitimci-Yazar

https://erdemyayinevi.github.io

0505 220 83 85

[email protected]

26.04.2025