Aslında bugün çok farklı bir siyaset sergileyen ve bazı görüşlerini benimsediğim, hatta sevmeyi bile düşündüğüm sayın Meral Akşener’i yazacaktım.
İnsan bazen şüpheye düşüyor, biz mi yanlış yapıyoruz ve yıllardır aynı yerde duruyoruz, bir kazancımız da yok tek amacımız; demokratik, laik ve hukukun üstünlüğü ilkelerini savunan bir görüş etrafında beklemek.
Bekliyoruz ve bekleyeceğiz ama görüyorum ki siyasette bu geçerli değil, daha düne kadar etmedik laf ve hakaret bir kenara bırakılıyor ve yüzleri kızarmadan tükürdüklerini yalayan bir siyasi sahne görüyoruz, doğru mu, yanlış mı bunu tartışmanın bir gereği yok, tükürdüğünü yalayan siyasetçilere bakılırsa hiç birisi de Maho Ağa değil hepsi okumuş, kariyer yapmış, bu ülkenin geleceğine ait karalarda imzası olan insanlar.
Devletin zirvesinde barıştan yanayım, buralarda küslük olmaz çünkü biz kaybederiz ve düşman sevinir ama; dün öyle, bugün böyle diyenlerin yarın ne diyeceğini kestirmek zor. Allah bizi beterinden korusun bu siyasetçiler acaba diyorum almış olduğu kararlarda ülkem nasıl bir tehlikeleri teğet geçmiştir, öyle ya dün kara dediğine bugün ak diyenlerin omurgasına nasıl güveneceğiz de uluslararası toplumlarda başı dik yürüyeceğiz? Bu ülke çıkarları dururken kendi çıkarlarını ön plana alıp da ülkem için tehlikeli karalara imza atanları Allah’a havale ederek asıl konuya geliyorum.
Kırkta Bir
Göbeklitepe baz alınırsa 12 000 yıldır var olan bir bağış sistemidir ve daha sonra ilahi dinlerinde kabul ederek uygulamaya koydukları bu günkü vergi sisteminin başlangıcıdır, bugün her ne kadar vergilendirme %25-30 larda ise de o yıllarda herkes malının veya kazancının kırkta birini zekât olarak ihtiyaç sahiplerine vermek zorundaydı, verip-vermemek kişilerin vicdanına bırakılmıştı ama herkes düzenli olarak veriyordu denilebilir, eğer bağış sistemi olmasaydı insanlık bu kadar gelişemeyecekti. Peki hiç düşündünüz mü neden kırkta bir? İmkânı olanlar yakınlarındaki bir buğday tarlasına gitsinler şunu görecekler: Eğer buğdayın genetiği ile oynanmamış, herhangi bir doping ilacı verilmemiş veya hastalıklı bir yapıya sahip değilse yani tamamen doğal olarak yetişmiş bir buğday başağındaki taneleri sayınız şunu göreceksiniz bütün başaklarda ortalama kırk adet buğday tanesi mevcuttur ve tek bir buğdaydan olmuştur. Üretici hasadını yapar, tohumunu ve kendi yiyeceğini ayırır ve komşusuna da kırkta birini tohum olarak verir ki oda eksin ve bire kırk kazansın. İlk vergilendirme sistemleri böyle çalışıyordu.