“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz.” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz.” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir adamı, bir adam bir vatanı kurtarır, bunun tersi tek kelimedir: “Bir adam bir vatanı yok eder, tıpkı bugün Suriye’de olduğu gibi.
Dış politika çok bilgi, birikim isteyen bir kurumdur ve bu konuda söz söylemek, yorum yapmak ve devlet aklına akıl vermek kimsenin haddine değildir zaten olamaz da ancak; yaşananlardan ders alınmayan bir tarih felaket bir şekilde tekerrür ettiğinde bizim gibi sıradan klavye kahramanları da aklımız erdiğince bir şeyler yazmak ve bilgi-birikimlerimiz ölçüsünde bizleri okuma zahmetinde bulunan sevgili okurlarımıza naçizane kılavuzluk yapmaya çalışmaktır.
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi, yıllardır Suriye’de sorunlar vardı, zaman zaman dost ülkeler Suriye’ye gerekli destek ve önerilerini sunuyorlardı bunların başında Türkiye vardı ve yıllarca; “Sevgili komşumuz topraklarında PKK denen teröristleri barındırma” dediğinde tam tersini yapmaya devam etti, bu gün gelinen noktada yıllarca besleyip üstümüze saldığı teröristler ABD’den hediye aldığı uzun menzilli silah ve zırhlı araçlarla önce bize saldırdılar ki bunu da Suriye’nin desteğiyle yaptılar, sonra devran döndü aynı teröristle aynı silahlarıyla bugün Esad’a saldırdılar, bütün bu hain planlar konusunda uyarı yapan tüm dostlarına ne hikmetse Beşar Esad arkasını döndü, kulaklarını tıkadı, ukalalıklar yapmaya ve gölgesine bakarak ne kadar büyük olduğunu düşünmeye başladı, hâlbuki güneş batıyordu bu nedenle gölgesi büyüyordu, bir türlü bunun farkına varamadı ve kendince doğru bildiği yolda yürüdü, bir şeyi de bir türlü anlayamadı: “Ayıdan post ABD’den ve Rusya’dan dost olunmaz” ı da anlayamadı.
Bu gün gelinen noktada ne Suriye diye bir devlet kaldı, ne de Beşar Esad diye bir devlet adamı, yazının başında belirttiğim gibi bir eksik adam koskoca devleti kendi elleriyle yerle bir etti.
Plan oldukça net ve belirgindi Büyük Ortadoğu Projesi denen bir süreç acımasızca işliyordu amaç bu bölgede egemen sınıfların kendi çıkarları doğrultusunda İsrail’i şımartmak, kukla devletler kurarak bölgenin zenginliklerini sorunsuz bir şekilde sömürmekti, bu sürece kim engel oluyorsa ortadan kaldırılması gerekirdi, bütün bu sömürü düzenini fark eden ne kadar devlet başkanı varsa BOP nin amacı doğrultusunda yok edilmeliydi. Burada ilginç olan Beşar Esad ne Saddam Hüseyin gibi ne de Muammer Kaddafi gibi öngörü sahibiydi düz mantıklı bir adamdı ve sonu da öyle oldu.
Önümüzdeki süreçlere bakmalıyız, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, arı kovanına çomak sokuldu ve cin şişeden çıktı. Dünyayı babalarından miras kalmış gibi gören egemen sınıflar artık bu bölgede daha aktif ve daha serbest bir uygulama yapacaklardır. Türkiye resmi ağızlardan defalarca beyan etiği gibi hiçbir ülkenin çakıl atışında bile gözü olmadığını ama her kim ki ülkemizin bütünlüğüne göz dikecek olurlarsa gözlerini oyacağını defalarca deklare etti ve bu konuda:
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz.” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK .ile aynı görüşte olduğunu beyan etti , egemen sınıflara buradan notumuzu düşelim: “Keyfiniz bilir bu ulus başı dara düştüğünde bir araya gelmesi konusunda defalarca sınavlar verdi ve hiçbir entrikanız başarılı olamadı. Bilginize…”