GİTTİ GİDİYOR…
Zaman denen soyka hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan ve kimseye ayrıcalık yapmadan düzenli bir şekilde akar gider, sadece biz insanlar bu düzenlemeden memnun olmayız çünkü bazı koşulları ve yaşam şekillerini ellerimizle ve metazori değiştirdiğimizden kimine göre zaman çok hızlı akıyor, kimine göre zaman denen soyka geçmek bilmiyor, zamana sorarsanız hiç ama hiçbir koşul, makam, etiket vs. Hiç umurunda değil, düzenli bir şekilde akar gider.
Bir yıl daha geride kaldı-kalacak…Yakında yeni bir yıl başlayacak, bir yıl önce birilerine “mutlu yıllar” diyenlerin bu yıl sesi çıkamayacak, rahmetle anılacak bir yıl önce hiç olmayanlar yaşamaya başladı veya başlayacaklar ve zaman dene soyka yine akmaya devam edecek. Aslında biz insanlar bu mavi kürenin en meşakkatli yaratıklarıyız, sürekli akıp giden zamanın farkında olarak zaman ilerledikçe paniklemeye başlıyoruz ve “eyvah” kükremelerimizi içimize atarak zamanı aleyhimize hızlandırıyoruz, zaman dene soyka bardaktaki suya benzer içsen de bitecek, içmesen de buharlaşarak bitecek oysa…Önemli olan çok ve uzun yaşamak değil ne kadar iyi yaşadığın ve ne kadar bu mavi kürede renkli bir iz bıraktığındır, senden geriye izlerin kalacak ve hangi rengi çok ve ustaca kullandıysan o renk senin adına yaşayacak, bundan daha kötüsü senden geriye bir iz bırakamıyorsan öldükten kısa bir süre sonra izsiz kaybolup gideceksin, işte yaşamanın temeli budur ve zamanı engellemek senin elinde olmadığı gibi zamanı yönetmek tamamen seni elinde… Hodri Meydan ve renkli yeni yıllar diliyorum.
YA BİR İZ YA BİR SİZ BIRAKIN
“Fazla kafaya takmayın, bırakın dağınık kalsın,
Çok şeyi değiştiremeyeceksiniz... Hatta hiçbir şeyi!
Bir süreliğine buradasınız, sonra yoksunuz…
Uzun-kısa tartışması da yapmayın
O bile sizin elinizde değil
Sizin olan yaşadığınız andır, kıymetini bilin
Gidin deniz kenarına taş sektirin
Bir ucuz şarap alın
Ceketinizin altında sokun, gizlice için, acayip zevkli oluyor,
Serserilik yapın, dayak yiyin durduk yerde,
Ekmeğinizi paylaşın kedi-köpekle,
Birini karşılıksız sevin, o sizi terk etsin, aşk acısı çekin,
Rüya tabirleri bile olsa bir kitap okuyun,
Pişti oynayın sabahçı kahvelerinde,
Bulmaca çözün, bisiklete binin, düşün diziniz kanasın
Nerde akşam, orda sabaha kalsın hayalleriniz,
Dünyayı gezin hayat arkadaşınızla.
Hiçbir dua bilmeseniz bile gidin namaz kılın,
Hocayı can kulağınızla dinleyin, uzun uzun zikredin.
Siyasete girin, vatanı kurtarın yalandan.
Eksik bırakmayın, aklınızdan ne geçiyorsa
Mutlaka deneyin, olsun ya da olmasın.
Ama lütfen unutmayınız;
En büyük düşmanınız
Paranız-pulunuz, şanınız-şöhretinizdir
İlk onlar terk edecek sizi.
Hiçbir şey yapamıyorsanız
Her tonu ölümsüzdür, bir renk bırakın
Bir onlar kalacak sizden geriye, bir de onların izi,
Mevki-makamınıza da güvenmeyin,
Adınıza üniversite bile açsanız ne yazar
Hatırlanmayacaksınız Yunus gibi, Mevlâna gibi.
E birader sanatkâr değilsiniz, şairliğiniz de yoksa
Ne bekliyorsun ki hayattan?
Sıkboğaz etmeyin zamanı bu kadar
İçimizde en masumu odur
Ve yaşamın en temeli de budur
Akışına bırakın, bırakın dağınık kalsın,
Hatta bırakmasanız da olur…
Zevk alıp yaşamaya bakın, çünkü bitecek,
Oyun bittiğinde şah da piyon da aynı kutuya gidecek. M.ÇELİK