“Öpücük” şüphesiz her dilde ve kültürde kusursuz bir sevginin, saygının ve barışın sözsüz göstergesidir.

“Öpücük” şüphesiz her dilde ve kültürde kusursuz bir sevginin, saygının ve barışın sözsüz göstergesidir. Çocukken arkadaşımızla kavga ettiğimizde anne-babalarımız “hadi öpüşün, barışın” diye yönlendirdiğinde, yere düşen bir ekmeği alıp öpüp çöpe ya da daha yüksek bir yere koyduğumuzda, uzun süre sürgün hayatı yaşayanların vatanlarına döndüğünde yere kapaklanıp toprağı öptüğünde, yaşanılan ülkenin ulusal bir bayramında ya da o ülke için önemli bir günde gururla bayrağa dudağımıza götürdüğümüzde, kendimizden yaşça büyük birine hürmetle onun elini öptüğümüzde hep aynı masum, hesapsız dürtünün yansıması vardır.

Bu durum bütün toplumlara öyle sirayet etmiştir ki, daha okumaya başladığımız ilk anlardan itibaren öğrendiğimiz o en meşhur masallarda, mesela Kurbağa Prens veya Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler ’de öpücük daha işlevsel bir hal alıp Prens’i kurbağalıktan, Prenses’i ise uykusundan uyandırabilmiştir. Peki bütün öpücükler o kadar masum mudur?

Tarihte Hz. İsa’nın tutuklanıp öldürülmeden bir gün önce havarileriyle birlikte katıldığı “Son Akşam Yemeği’dir İsa, bütün havarilerini toplar, hepsinin tek tek ayaklarını yıkar ve sonrasında yemeğe geçerler. İsa, havarilerinden birinin kendisine ihanet edeceğini söylüyor ve bütün havariler şaşkınlık içinde diğerlerinin yüzünde ihanetin belirtilerini ararken, bir yandan da kendilerini sorguluyor. İsa’ya ihanet edecek olan havari Judas’ın (Yahuda diye de biliniyor) Judas, gene İncil’de anlatılana göre yemekten önce baş kahinlerle anlaşmış ve 30 gümüş karşılığında İsa’yı ele vereceğini söylemiştir.

Sonrasında Judas, İsa’yı askerlere yakalatmak için harekete geçer. Yalnız şöyle bir problem vardır ki askerler İsa’nın kim olduğunu bilmemektedirler. Judas da onlara “öpeceğim kişi İsa’nın ta kendisidir” der. Askerler, İsa’yı ve yanındaki havarileri kıstırınca, Judas gidip İsa’nın yanağını öper. İsa’nın o anda dudaklarından çıkanlar, belki de dünya tarihinde söylenmiş en trajik sözlerdir: “Yahuda, İnsanoğluna bir öpücükle mi ihanet ediyorsun?”.

Ve İsa yakalanarak çarmıha gerilir. İnsan var oldukça ihanet de yani Judaslar da hep var olacaktır. Bu kimi zaman bir eş, kimi zaman kardeş, kimi zaman arkadaş, kimi zaman bir siyasi lider, kimi zaman secim için kapına gelip masum görüntü altına girmiş siyasetçiler, kimi zaman sizin oyunuzu almak adına verilen sözler, kimi zaman tayin sözü alıp da yapılmayan insanlar, olarak karşımıza çıkacaktır. Bütün Judaslara lanet okurken, hiçbirimizin o ihanet öpücüğünden nasibini almamasını temenni ediyorum…