Hüznün duvarlarında, suvası dökülmüş, soğuk odamdan yazıyordum bu satırları.
Eylül fırtınasına yakalanmıştık.Dağılmıştık dört bir yana.Türküler, hariç acımamıştı, bu yalancı tarih yakaşarışımıza.
Düşüncelerimizin, idaellerimizin dahası büyük Türkiye'ye dair Umutlarımızın mahkumu olmuştuk.
Gül tenine şiirler yazdığımız sevgilimiz yoktu.Zaten hiç olmamıştı.
Sadece yurduma yönelik Özlemim vardı.
O yüzden, bir gece vakti sevgilinin elleri yerine, soğuk kelepçeler sardı bileklerimizi.
İsteyerek, planlayarak ve tasarlayarak işlemiştim bu suçu.
Çünkü, düşünmek suçtu.Düşündüğünü yazmak daha büyük bir suçtu.
Düşüncelerim kara kalem ile yoldaş olup, satır satır düşünce beyaz düşlere, ilk suçumu da işlemiş olmuştum.
Soğuk kelepçeler, soğuk ranzalar ve ardı ardına kapalı demir kapılar...
Mahpusluk saydığım günler,gün olacak özgürlüğe sayacaktım.
Tek umudum, uğruna şiirler yazdığım masmavi gökyüzüydü.
Murat İleri