Aşçı değilim. Gastronomi üstadı havası basanlardan da olmadım. İstanbul, Edirne, Manisa, Tokat, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak, Ankara gibi illerde, evimden uzakta yaşadım/yaşıyorum. Haliyle mecburen temel yemekleri yapmayı öğrendim.

Aşçı değilim. Gastronomi üstadı havası basanlardan da olmadım. İstanbul, Edirne, Manisa, Tokat, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak, Ankara gibi illerde, evimden uzakta yaşadım/yaşıyorum. Haliyle mecburen temel yemekleri yapmayı öğrendim.

Son birkaç aydır da Gemini adlı yapay zekâ uygulamasına sorarak mütevazı tarifler buluyorum. Gemini yazılımı çok yetenekli ve olağanüstü hızlı. Ona “En iyi bulgur pilavı nasıl olur?” diye sorduğumda mükemmel bir metin sundu. Denedim. Yarım asırdır yediklerimin aslında bulgur pilavı olmadığını idrak ettim.

Ömrümün ilk 15 yılı ormanlık alanların çok olduğu bir dağ köyünde geçti. 1970’li yıllarda günün üç vaktinde en temel yiyecek çorba idi. O şartlanmışlık nedeniyle her öğün çorba tüketiyorum diyebilirim. Sıcak bir çorba olmadan doygunluk hissetmiyorum.

40 yaşıma kadar haydut devlet ABD’nin dayattığı kanserojen, hasta edici, çelimsizleştirici, tembelleştirici şeyleri (margarin, asitli içecek, reçeller, tatlılar, kızartmalar, hamur işleri) yedim. 2012 yılında 120 kiloyu geçtim. 2 katlı binaya çıkınca bile dermanım kalmıyordu.

O sene, Canan Karatay’ın beslenme ile ilgili kitabını okudum. Gittiğim yol rezaletti. 8 yıl Onun önerilerini birebir uyguladım. 20 kilo kadar azaldım…

2020 yılında prostat büyümesi sorunu karşıma çıktı. İlaçlar kullandım ama randıman alamadım. Web üzerinde tetkik yaparken Dr. Murat Kınıkoğlu’nun bitkisel (vegan) beslenme ile ilgili 2 muazzam kitabını ve videolarını buldum. Son 4 yıldır yüzde 90-95 oranında bitkisel besleniyorum.

24 saat verimli, dingin, huzurlu olmamı sağlayan (ya da bana öyle hissettiren) çorbayı sık sık pişirip içiyorum. Yazıyı okuyanlar yadırgayabilir, sataşabilir, cahil olarak niteleyebilir ama yiyeceğin içindekileri yazayım: Su, kaya tuzu, salça, sızma zeytin yağı, karabiber, pul biber, kimyon, köri, sumak, kekik, keten tohumu, çörekotu, zerdeçal, buğday rüşeymi, yulaf, ceviz, kabak çekirdeği içi, bezelye, nohut, bulgur, basmati pirinç, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, mantar parçaları, maydanoz, sarımsak, soğan, havuç, tarhana, domates suyu vb.

Verdiğim listedeki ürünlerin hepsinin olması şart değildir. İsteyen içeriği daha da artırabilir. Yıllardır yaptığım bu gıdanın bana bir zararı olmadı. Şu anda hiçbir ilaç kullanmıyorum. Günde 16-18 saat okuyup yazsam, inşaatta elektrik işleri yapsam da asla halsizlik duymuyorum.

Meslek liselerinin algılanışı

1982 yılında meslek lisesine adım attım. 42 yıldır da bu okulların içindeyim. AB ülkelerindeki mesleki okulları da kısmen gördüm. Elimde yetki olsa ilk, orta, lise ve üniversiteleri tamamen meslek lisesi konseptinde düzenlerim.

Lise ve üniversitede elektrik üzerine dersler aldım. Atölyelerde el becerisini (devinsel, psikomotor) geliştirici işler çok olduğundan ötürü sıhhi tesisatçılık, marangozluk, inşaatçılık, otomotiv arızaları vb. konularda temel işlemleri kendim yapabiliyorum.

Devlet memuru zihniyetli, masa başı iş peşindeki “taş kafalı” yaklaşımlardan ötürü meslek liseleri hala ikinci sınıf yerler olarak algılanıyor. Bu kafa yok olmadığı için dünya nüfusunun yüzde 1’lik dilimini oluşturmamıza rağmen üretimden aldığımız pay 5 kat az olup yüzde 0,2 seviyesindedir.

Elektrik, elektronik, inşaat, makine, ziraat, robotik, endüstri, çevre, kimya, yerbilim mühendisi, veteriner, hekim, yargıç, avukat, savcı olmak isteyenler ilk önce meslek lisesindeki ilgili dalı bitirmiş olmalıdır. 

Lisede uygulamalı eğitim almadan mühendis olan kişiden yüzde 10 verim bile alınamıyor. 

2 gün önce akaryakıt istasyonunun kasasında bir genç ile tanıştım. “Ben elektrik mühendisiyim ama burada iş bulabildim” dedi. Bu ülke böylesine yanlış yolda ilerletiliyor…

Ali Özdemir

0505 220 83 85

www.aliozdemir.net

03.01.2025