Yazıya başlamadan bir yarın ki yazım ’da bir eğlence merkezinde...

Eski belediye Başkanımız ile bir alacaklı müteahhit arasında geçen masa yıkma ve kavga hikayesini enine boyuna anlatacağız...

Bu müteahhit arkadaş kaptırdığı evin mağduru durumunda diğer arkadaş hiçbir şey olmamış gibi çökmüş durumda bunun hikayesini baştan sona anlatacağız...

Sonra Sevgilisine araba alan iş adamını anlatıcam.

Sonra kuytularda aşk yaşamak isterken bize yakalanan iş adamını yazacağız.

Sonra bir iş adamının tuhaf fantezilerini yazacağız.

Bizde arşiv çok, yazmıyoruz çünkü Devrekliyiz.

Yazmıyoruz çünkü bazı konuların mahrem kalsın istiyoruz.

Basın bilği paylaşmak basın doğruları savunmak….

Şunu da eklemek istiyorum sokakda esnafların biz kısmı önümü kesip "Tso Başkanı üyesinin Belediyede olan alacağı için gidiyorsa bizim alacaklarımız için de gitmesi gerekir üye ayrımı da ne oluyor" ifadesini dile getirdiler ben yazarım isteyen Tso yönetimi dikkate alır istemeyen almaz.

Bilişim teknolojilerine karşı istidadım var.

Oldum olası bilgisayarla ilgileniyorum.

Gazeteciliğe olan ilgim ayrı bir serüven.

Gazeteciliğin temel kurallarını öğrendiğim günden beri bu işle uğraşıyorum.

 Ne nerede ne zaman, nasıl, neden ve kim.

İçimde sorgulamak bitmeyen şüpheler beni bulmacaları çözmeye itmiştir.

Daha önce Tabanın Sesi isimli gazeteyi çıkarmıştım.

İnternetin yaygınlaşması üzerine daha çok portallar üzerinden yayınlarımı sürdürdüm.

Canlı yayınlar, dronla çekimler ve işte bugün imza gazetesi ile yine karşınızdayım.

Yazı yayın hayatında zaman zaman hatalar olur.

Dizgi, montajı, mizanpaj ve baskı hepsi ayrı ayrı özen gerektiren işlerdir.

Dünkü yazımda dizgi hatasına kurban gitti.

Dediğim gibi yazı yayın hayatının içinde böyle hatalar olur.

Yazının ikinci bölümünün devamı birinci bölümde ki yazıya girince anlamsız bir yazı ortaya çıktı.

Tüm okurlarımızdan özür dilerim.

Velhasıl dünkü yazımda Zonguldak’ın fakirleştiğini yazmıştım.

Hemide resmi veriler ışığında.

Bunun sorumlularının kimler olduğunu sordum.

Zonguldak fakirleşirken acaba zenginleşenler var mı diye sordum.

Şüpheci tarafım becerilerime atıfta bulunarak vadiyi dronla çekmeye zorladı.

Kamu arazilerinden yola çıkarak bu araziler acaba ne durumda merak ettim.

Kiralandı mı?

Satıldı mı?

Derin düşüncelere daldım.

Ülkenin çeşitli yerlerinde kamu arazilerine çöreklenen politikacılar olduğunu okuduğumdan bugüne içimde bir kuşku var.

Acaba biz dede böyle şeyler olur mu diye.

Hiç zannetmiyorum.

Bizim politikacılar kamu arazilerine kamu malına el sürmezler.

Kamu arazilerini bedava sayılır rakamlara kapatıp fahiş fiyatlarla kiraya vermezler.

Yok yok mümkün değil.

Bu şehirde kenti için çalışanlar vardır kendi için değil.

Böyle bir şey olsa yazılır çizilir.

Koca şehirde basın niye var

Ne dersiniz sevgili okurlarım.

Bölgemizde kamu arazilerini sudan ucuza alıp fahiş fiyatlarla kiraya veren politikacı varımdır?

Biz yine’de araştıralım.

Gazeteci olmak böyle bir şey olsa gerek........

Ahmet Çolakoğlu ve Saffet Bozkurt AKP'nin yeni teşkilat binasını ziyaret ettiler.

Devrek 'e doktor atanmaması ve şefin gönderilmesi işinde çok eleştirilen iki isim.

Ereğli vekili ve Çaycuma vekili hiçbir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak ziyarete geldiler.

Pes doğrusu...

Taziye ziyaretine mı gelmişler diyesi geliyor içimden.

Ya da gözyaşlarını görmeye gelmişlerdir.

Bu ne pişkinlik...!

Muhtemelen doktor işi tamam demişlerdir.

Başka ne diyebilirler ki?

Politikacı tavırları her şeye tamam yola devam.

Bu tavırlar Özcan Ulupınar 'in önünü açar.

Bu saatten sonra Devrek kendinden olmayan hiçbir adaya destek olmaz.

Hele Ereğli 'deki hastaları düşündük diyenlere asla.

Özcan Ulupınar bölgenin gözdesi oldu, kimse inkâr etmesin.

Ahmet Çolakoğlu’nu muhtemelen yakın zamanda adı anılmaz bir duruma düşmesi vadi bölgesine karşı duyarsızlığı ile ortaya çıkıyor.

Özcan Bey Vadinin abisi olacak bunda kimsenin şüphesi yok.

Bizler vadi olarak düşünüyorduk ama böyle giderse Zonguldak’ı bir abisi olacak o da sayın Özcan Bey, Ahmet Bey ise hiçbir zaman hatırlanmayacak.