2023-2024 Yılı eğitim ve öğretim dönemi başlarken içimi sızlatan bir konuya değinmeden olmaz.

2002 öncesine göre her alanda çağ atlamış olsak da elimizde en kıymetli hazinelerimizden olan öğretmenlerimizi ve imamlarımızı yeteri kadar değerlendirememiş olmamız ve bu yolda maalesef bir arpa yolda alamadığımız çok net ortadadır.

Halbuki her alanda çağı yakalamış,
Manen doyuma ulaşmış huzurlu,
kendini güvende hisseden toplum için;
İman ve irfanla donatılmış nesiller yetiştiren ilim insanları,
Uzay yolunda,
Dijital alanda,
Tıpta,
Adalette,
Sanatta,
ilmîn her alanında yarışanların fazlalığı ve güçlü savunma sanayimiz bizi hedefe elbet ulaştıracaktır.

Bu yolda güçlü yürümek için sağlam aile yapımızın ve sağduyulu toplum olmamızın baş aktörü olması gereken "Öğretmenlerimizi ve İmamlarımızı" yeteri kadar değerlendiremediğimizi düşünürüm.

Ne Diyanetin imam ordusunu daha iyi yetiştirip, daha verimli kullanmasını becerebildik,

Ne de Milli Eğitimin Öğretmen ordusunun sadece eğitim-öğretime odaklanmasını sağlayarak gençlerimizdeki eğitimin verimini arttırmayı başarabildik(tabiiki özel okullar ve devletin özel imkanlarına kavuşan bir avuç okullar hariç).

Hala mesleki eğitime gereği kadar ağırlık vererek gençlerimizi özendiremediğimizde ortadadır.

Maalesef öğretmenlerimizi nasıl daha iyi öğrenci yetiştiririm derdi yerine daha çok ek işler peşinde koşturur halde bulduk.

İmamlarımızada sadece Namaz vakitlerinde (kendisinin zaten kılması gereken namazı) Cemaate Namaz kıldırsın diye(maalesef kıldırması gereken namazıda cemaate ihale edenlerde az değil) maaş öder olduk.

İmamlarımızı,kendini yetiştirmesinin vitrini olan vaazları ile yetiştirdikleri talebeleri ve mahallesinde örnek alınacak numune yaşantısı ile öne çıkaramadık.

Halbuki Osmanlı’nın en parlak günlerinde, ilimde, sanatta ve kısaca üç kıtada medeniyette zirve olduğu günlerde, hocalarımız camilerinde ve mahallesinde çok saygın alimler olurlardı.

Medreseler çağı aşan alimler yetiştirir ve Avrupa’nın gıpta ettiği, çalışmalarında örnek aldığı ilim yuvaları olurdu.

Ne zamanki İTTİHATÇILAR Medreselerden (güya daha dindar hoca yetiştirmek bahanesi ile) Fen ilmini kaldırdılar işte o günden sonra doğru dürüst ne ilim adamı ne de insanımıza huzur verebilen din adamı yetişir oldu.

Okullar açılırken biraz merakı olan il ve ilçe varoşlarındaki okullara, idarecilerine ve öğretmen kadrosuna bir baksın, (Tabiiki il ve ilçelerdeki özel korumaya alınan okullardan bahsetmiyorum).


Öğrencisi ile ilgilenmeye fırsat bulamayan öğretmenleri,
geçen sene sonunda okuldaki derslerin niye hep boş geçtiğini,
niye eğitim öğretimin her sene bu okullarda geriye gittiğini, 
5-10 öğrenciye burun kıvırıp 7. ve 8.sınıf öğrencilerine mevzuatları bahane ederek LGS için DY kursu dahi veremeyen kadrolar maalesef üzüntümü arttırıyor.

Merkezi okullardaki (torpillilerden oluşan)öğretmen fazlalığı göz çıkarırken, varoşlardaki okullarımızın öğretmen eksiğine duyarsız kalınması iktidar kadrolarının ayıbıdır.

Bu nedenle önümüzdeki "Eğitim ve Öğretim" yılında çevremizde ve bizlere intikal eden olumsuz örnekleri paylaşmayı,
hasret kaldığımız güzel örneklerlere şahit olursak elbette onlarıda paylaşmayı borç bileceğim.