14 Mayıs’daki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinin takvimi netleşti ve hızlandı. Bugüne kadar ki tesbitlerimizde hep MİLLET İTTİFAKI‘nın yol haritasını belirleyenlerin, maalesef dışarıda...

14 Mayıs’daki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinin takvimi netleşti ve hızlandı. Bugüne kadar ki tesbitlerimizde hep MİLLET İTTİFAKI‘nın yol haritasını belirleyenlerin, maalesef dışarıdaki bir üst akılın olduğunu.…………… MİLLET İTTİFAKI partilerinin bu ağababalarının dışında bir tercihlerinin olamayacağına……. Bunuda en iyi bilen liderin onay alma sürecinde ABD, İNGİLTERE ve ALMANYA ziyaretlerine bakalım…. IMF eliyle kolayca borçlanılacağı açıklamaları…………….. Faizlerin hemen yükseltileceği taahhütü…………………. ABD ve AB’nin politikalarına uyum sağlama taahhütleri…… Güneydoğudaki illerimizde ABD’nin istediği ÖZERK yönetime geçiş taahhütü………………….. Sınırdışı terör operasyonlarının hemen durdurulup askerin yurt içine döndürülme taahhütü……………… Teslimiyetin ve bağımlılığın kısaca esaretİ kabulün işaretleri değilmidir? Üst akıldan alınan işaretlede CHP hemen eski kodlarına dönerek yeni GÜNEŞ MOTELİ modelini devreye soktu. Güneş Motel'de dönemin CHP lideri Bülent Ecevit, Adalet Parti’li 11 Milletvekile Bakanlıklar vererek istifa ettirmiş ve hükümeti kurmuştu. Marriott otelindeki kirli pazarlık bize allanıp pullanan PARLAMENTER sistemin zaafı olan koltuk pazarlıklarını hatırlattı. Sonuç tıpkı 1977'deki gibi küsürat partilerin hepsine ve vitrinlik belediye başkanlarınada 2 Bakanlık verilerek 5+2 lik (içine bankaların ve zengin kamu şirketlerinin olduğu) Başkan yardımcılığı rüşveti ile Cumhurbaşkanlığı seçimini KILIÇDAROĞLU’nun kazanmasını sağlamak. İP lideri M.AKŞENER ile CHP lideri K. KILIÇDAROĞLU’nun Saadet Partisinin ev sahipliğindeki toplantı öncesi,Ankara Marriott Oteli'nin pazarlıktaki adresi tesadüf mü bilmem ama sık sık akıl danışılan ve direktifleri alınan ABD Büyükelçiliği’ninde oraya 10 dakikalık mesafede olması tesadüf olamaz. Her yolu mübah görenlerce 6-7 yamalı koalisyon hükümeti tarihimizde ilk olması için her yol deneniyor. ********************************* KEMAL KILIÇDAROĞLU, Grupdaki konuşmasında MERAL AKŞENER için “Gerekirse yumruğunu vurur diyorum ya arada ülkücü damarı tutar bilirim.” dedi. Sizce yumruğunu masaya vurur arada ülkücü damarı tutar derken “Bunlar böyle FAŞİST kimselerdir bu yaptıkları bunun işareti" mi demek istedi veya "Arasıra Ülkücü söylemleri olsada bizim yolumuzdan tamamen ayrılması mümkün değildir" mi demek istedi? Tıpkı kriz akşamı, “Kazanamayacak bir adayı kabul etmiyorum, KEMAL KILIÇDAROĞLU’da kazanamayacak adaydır.” demesi ve “Ölümü gösterip sıtmaya razı olmamız isteniyor.” Bu masa kendi çıkarlarını Türkiye’nin çıkarları üzerinde tutan NOTER MASASI değil” diye masadan zehir zemberek ifadelerle kalkan MERAL AKŞENER’e rağmen, Teşkilatına “SİZ MERAK ETMEYİN BÜTÜN TAŞLAR YERİNE OTURACAK.” diyen oldukça sakin bir KEMAL KILIÇDAROĞLU vardı. Nitekim Sosyal medyadaki bir yerlerden talimat alan hesaplarda MERAL AKŞENER’e hakkında yayınlanacak videoları hatırlatmaya başlamaları………….. YAŞAR OKUYAN’ın masadan kalkma lüksü yok hakkındaki dosyaları açıklarım resti……….. FETÖCÜ hesapların hep birden ya masaya dön yada………..demeleri ardından, 72 saat sonra istediği hiç bir şart yarine gelmemesine rağmen…….. Masadaki bir puanlık bile olmayan partilerin fırçalarını içine sindirerek CUMHURBAŞKANI’nın uygun gördüğü bir zamanda uygun görüp tanımlayacağı vazifeleri yapacak Başkan yardımcıları olarak iki Belediye Başkanına görev verilebilir diye muğlak bir metni göstererek süklüm püklüm masaya oturan MERAL AKŞENERİ ve bugüne kadar hep RECEP TAYYİP ERDOĞAN’a Partisinin Genel Başkanlığını bırakmaması dolayısı ile ağız dolusu hakaret edenlerin kendilerine bu şartı koyamadıklarınıda görüyoruz. Son olarakda PKK’nın hamisi HDP için güya masaya oturamaz demesi ve hemen akabindeki cümlesinde ise parti olarak görüşür anlaşabilirler demesi sizce tam esaret hali değil miydi? Bu durumda KILIÇDAROĞLU masa değil Cumhurbaşkanı olarak HDP’nin tarif ettiği ama CHP'den gösterebileceği 2 ile 4 arası Bakanlık ve müsteşarlıklar verebilir. Bu Bakanlıklar ve müsteşarlıklar eliyle tıpkı belediyelerde olduğu gibi PKK iltisaklılarını devlet kadrolarında POLİS, HAKİM, KAYMAKAM diye görmeye hazır olalım. Çünkü esir alınmış ve talimatların dışına çıkamayan bir ”İP”ve Genel Başkanı ortadadır. Bu sistemde hiç bir protokolde Anayasal olarak bağlayıcı değildir. Seçilen Başkan atayacağı Bakanlar kurulunu seçmektede hürdür. Bütün bürokrasinin atamasında tek yetkilidir ve bir gecede Ülkenin iftiharı olan MİT’in başına bir PKK iltsaklısının getirilmesine, Askeriyeden atılmış bir FETÖCÜ’nün Savunma Bakanlığına ve GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI’na getirilmesine, Bir FETÖCÜ Emniyetçinin İÇİŞLERİ BAKANI olmasına hazır olmalısınız. İşte bu nedenlerden dolayı, Avrupa çok mutlu, Yunanistan çok mutlu, Suriyedeki Rafizi yönetim çok mutlu, Kendi meşrebine yakın gördüğü için İran çok mutlu, Ermenistan TV leri çok ama çok mutlu, Firari Fetöcüler çok mutlu, PKK sözcüleri ve koruyucuları HDP çok mutlu, Aşırı sol örgütler ve partileri çok mutlu, Mutlu olamayanlar şehit kanları ile ıslanmış bu toprakları paramparça etmek için hazırlanmış olan …………., ağzından akan salyaları görenlerdir.