Yine damardan girildi!

Özellikle Ereğli ilçemizin, Düzce’nin deprem nedeniyle il olmasıyla atmayan “İl olma” damarı tekrar canlandı…

Devlet Bahçeli'nin TBMM'de yaptığı parti toplantısında söylediği "Cumhuriyet'in 100'ncü yıl dönümünde 100 maddelik Anayasa teklif metnimiz de çoktan hazırlanmıştır. Yeni yüzyılda, 100 il, 1000 ilçeden müteşekkil idari yapısıyla gücüne güç katmış bir Türkiye’yi inşa ve ihya etmemiz mümkündür" sözleri üzerine Ereğli’nin küllenen “İl olma” hayali tekrar canlandı…

19 ilçenin il olmasını hedefleyen bu açıklama sonrası Türkiye'de ilçelerin nasıl il olacağı araştırılmaya başlandı. Düzenlenecek şartlara uyabilecek ilçeler arasında Kdz. Ereğli’nin yer alabileceği söylentisi bile yetti…

Geçen seçimlerde dillendirilen “Bütün şehir” veya “Büyük şehir” sözlerini hatırlayan da yok hatırlatan da…

Fizikken, idari yönden Bartın’ımız, Karabük’ümüz kopartıldıysa da “Karaelmas” ruhumuz hep içimizde kaldı…

Bölünerek değil bütünleşerek büyümek, hizmet almayı yeğleyenlerdenim…

 

Zira Ankara girişinde asılan siyasetçilere “Kapak” niteliği taşıyan “Dünyanın en büyük köyü Zonguldak’a hoş geldiniz” sözünün fiiliyata dönüşmemesi için çaba sarf etmeliyiz…

Bunun için yol belli…

Öncelikle; Ereğli’nin hakkını vermek!

Boray Baycık’ından Ercan Candan, Ünal Demirtaş ve Fazlı Erdoğan’ına kadar bölgeden seçilen milletvekillerinin, seçilen belediye başkanlarının yapmadıklarının günahını Zonguldak’a, bölerek ödetmeye kimsenin hakkı yok!

Yıllarca Ereğli’nin birçok alanda hakkı verilmeyip, adaletsiz davranıldığı gerçeği bir tarafa bunların sorumlusunun kent değil beceriksiz siyasetçiler, başkanlar, bürokratlar olduğu gerçeği başka tarafa açıkça koymak lazım…

 

Üniversite, yatırımlardan gerekli payın alınamaması gibi fiziki yönden ve ayrıca manevi yönden değer verildiğinin hissettirilmemesi Ereğli-Zonguldak arasını açtıkça açtı…

“Tünelin o tarafı-bu tarafı…” diye diye ötekileştik, ötekileştirildik…

Ereğli’ye yatırımda, temsilde, projede, hizmette hakkını vermeliyiz…

Bütün siyasetçilerin dilinin “Büyük Zonguldak” olarak dönmesini sağlayarak birlikte hareket etmeliyiz…

Zaten bunları yaptıktan sonra Ereğli halkı Zonguldak’tan da ayrılmak istemez!

Zonguldak da, “Dünyanın en büyük köyü” olmak yerine “Dünyanın en güzel şehri” olma yolunda ilerler…

 

                                                 ***

 

Başkanlar diyebileceği kadar dedi, “ÇÖP” Ankara’da!

Israrımı mazur görün lütfen…

Ama o çöplük oradan, beceriksizlik alnımızdan kalkmadığı sürece İmza Gazetesi olarak yazmaya devam edeceğiz…

Çöplük koktu!

Artık buradan geri dönüş yok!

WhatsApp Image 2023-06-16 at 17.11.05

O çöplük kal-ka-cak!

“Zonguldak Belediyesi ile Kozlu Belediyesi sınırlarında kalan ve 29 yıl boyunca çöplerin gelişigüzel depolandığı denize sıfır alan, Sapça mevkiine yapılan atık ve geri dönüşüm tesisinin hayata geçmesiyle birlikte kullanıma 13 yıl önce kapatılmasına rağmen bu şehir hala çekiyor!

Her sene dalgaların çöplük alanından kopartıp sürüklediği evsel ve kanlı tüpler dahil bir çok pislik çevreyi ve sağlığı tehdit ediyor…

Kozlu Belediyesinin her sene milyonları çöp temizlerken uçuyor!”

Zonguldak Belediye Başkanı Sayın Ömer Selim Alan ile Kozlu Belediye Başkanı Sayın Ali Bektaş, yapabilecekleri mücadeleyi yapmışlar, yapabilecekleri kadar açıklama da yaptılar…

İktidar partisinin belediye başkanı olmanın da verdiği sorumlulukla daha da öteye gidemezler!

Zira bundan ötesi Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin işi…

Olayın vahametini anlatılamazsa 200 milyon çok, anlatılabilirse 1 milyar az bile…

Zonguldak ve Kozlu, hatta Kilimli için çevre ve sağlığı tehdit eden, Kozlu Belediyesinin, dolayısıyla devletin her yıl sahili temizlemesiyle bütçesini zorlayan deniz manzaralı çöplük ya kalkmalı ya kalkmalı!

Yarın değil, hemen şimdi!

                                                              ***

Posbıyık’ın “Milli değer” ve “Yağlı” hazımsızlığı!

Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Sayın Halil Posbıyık’ı seversiniz, sevmezsiniz…

Yaptıklarıyla, söylemleriyle hep gündemde kalmıştır…

Zaten “Reklamın iyisi-kötüsü olmaz” mantığı güdenlerden…

Bunların hepsi ayrı konu…

Dikkatinizi asıl çekmek istediğim konu bu bir senedir daha çok belirginleştiğinden ortaya çıkan “Milli değerlere” yönelik saldırısı…

Ve tabi ki “Yağlı güreş” destek vermemesiyle başlayıp “Yağlı direkten Türk bayrağı” alma yarışmasını kaldırmasıyla biten süreçte de “Yağlı” milli ve ata sporlarına olan antipatisi…

Bariz şekilde ortaya çıktı.

16230_kabotaj-bauyrami-kutlanack

Geçen sene “Sevgi, Barış ve Dostluk” ödülünü; PKK'nın Suriye'deki uzantısı YPG Terör Örgütü Eş Başkanına ödül veren, TBMM'ye girişi yasağı olan, PKK Terör Örgütü Elebaşı bebek katili Abdullah Öcalan'a özgürlük isteyen derneğin kurucuları arasında yer alan, terörle mücadele sürecinde Türk ordusunun kimyasal silah kullandı iftirasını atarak Türkiye’yi zor durumda bırakıp teröristlere sıkıştığı yerlerde nefes alma amacı güden, Türkiye'nin Ermeni Soykırımı yaptığı iddiasını savunan ve bu güzide ülkemizin birliğine, dirliğine faydası olacak her türlü çalışmaya karşı çıkan Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya veren birinden ne bekliyorduk ki?

Ama hepsinden kötüsü;

Milli değerlere alenen saldırmasına rağmen “İyi şov yapıyor… İlçeyi iyi tanıtıyor, iyi sanatçılar getiriyor” gibi gibi söylemlerle yaptığı hainliğin sıradanlaştırılması veya legalleştirilmesi…

Ne diyelim…

İnşallah “Milli değer” ve “Yağlı” hazımsızlığı gider!

İnşallah, “Milli değerlere” yönelik sistematik saldırılar düzenleyenlere yönelik halkımız daha bilinçli olur…

***

 

HAFTANIN SÖZÜ:

Halil abi Ereğli’nin abisi biz öyle biliyoruz. Manevi olarak bir protokol tribünü ufak tefek ihtiyaçlarımız oldu. Masa sandalye gibi ihtiyaçlarımız oldu. Başkanımızın bize direk giriş tavrı siz AK Parti’ye çalıştınız. Hizmeti gidin Nejdet Tıskaoğlu’ndan alın gibi ifadeler kullandı.”

SİNAN DURDU

Yaraşlıyörük Yağlı Güreşleri Komite Başkanı

***

SÖZÜN ÖZÜ:

“Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın...!”

HAZET-İ MEVLANA

 

Yazan: Osman Sav