Çok eski zamanlarda geçmiş ve Aziz NESİN tarafından öykü olarak yazılmış kısa bir hikayedir.
Saf bir kadın evinden çıkar ve sinemaya giderken yaşadığı olayı kocasına anlatmaktadır:
“Sinemaya giderken peşime bir adam takıldı”, kocası: “Du bakali nolacak” Sinemaya gittim, adamda peşime geldi, kocası şaşkınlıkla: “ Du Bakali Neolacak”
Kadın: -Ben bilet aldım, o da aldı,
Kocası:- Du Bakali Nolacak
Kadın:- ben koltuğa oturdum, o da yanıma oturdu,
Kocası:- Du Bakali nolacak,
Kadın: -Adam elini eteğimin altına soktu,
Kocası: Heyecanla- Du bakali ne olacak…
Hikaye böyle devam eder ve kadın en son evine kadar giderken adamda takip eder, birlikte eve girerler, kocası hala :”Du bakali Nolacak demeye devam eder, en son “lambayı kapattık” deyince kocası: “ne güzel anlatıyordun kuzum. Lambayı kapatmasaydın keşke ne olacak nerden bileyim?”
Dönelim siyasete; Yıllardır oy kullanırım, her seçim döneminde aynı yalanları dinlerim, her söylemi can kulağıyla dinler, ölümüne alkışlarım ve hiçbir şey olmayacağını bilmeme rağmen ben hala: “Du bakali ne olacak” demeye devam ederim.
Ağaya marabası sorar: “ağam senin ağalığın ne zaman bitecek?” Ağa: “senin eşekliğin bittiğinde” der.
Az gelişmiş toplumlarda fert-birey olgusu tam olarak gelişmediğinden her dönem ağa da olacak, maraba da olmak zorunda. Şükürler olsun ki bizim toplumumuz bunu çoktan aştı, yakın tarihten bir örnek: 1980 Darbesinde o kadar Kenancı oldu ki bu toplum, örneğin 1980-81-82 tarihlerinde doğan çocuklara verilen “Kenan” ismine, cadde, köy, hatta ilçe isimlerine bakılsın yeterli…
Az gelişmiş toplumlarda şekilcilik hastalığı ve lidere tapma eğilimi vardır örneğin: Diyelim ki böyle bir az gelişmiş toplumda kısaltılmış adı “BA” olan bir parti ezici çoğunlukta iktidar oldu, o memlekette araba plakalarında “BA” harfi hemen karaborsaya düşer, bu plakanın kendilerine bir üstünlük sağladığına inanırlar. Doğan çocuklara liderlerin ismi verilir, bununda reklamı yapılır ve övünerek bahsedilir. Dedim ya şükürler olsun bizim toplumumuz böyle zevzeklikleri çokta aştı, umarım bilinçli bir toplum olarak, kula kulluk etmek yerine, özgür fer-birey olarak hareket ederiz de sandıklardan mantıklı sonuçlar çıkar ve ülke olarak hak ettiğimiz yerlere geliriz, aksi halde 15 mayıs sabahı da değişen bir şey olmaz ve kaldığımız yerden havanda su dövmeye devam ederiz.
Memleketin huzur ve refahı için aday olmuş tüm milletvekili adaylarımıza başarılar diliyorum, memleketimize hayırlı olsun.