Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemiz son yıllarda ayağındaki esaret prangalarından bir bir kurtulmayı başardı.
Ülkemiz 100. Yılında bir esaret prangasını daha kırıp attı.
Ülkemizden 100 yıl önce askerleri kovulan emperyalist güçlerin sömürü sahalarının son kalelerinden biri olan yabancı okulların zeki Türk çocuklarını devşirdiği kilise müfredatı ile eğitim verdiği okulların,
Milli Eğitim Müfredatına dahil olma ve Türkçe dersi ve Türk tarihi derslerinin bu müfredat dahilinde verilmesi uygulaması nihayet güçlü irade ile kesinleşti.
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) müfredatına dâhil olmak istemeyen Türkiye’deki 12 yabancı okul krizinde sona gelindi. Yıllardır sürekli gündeme gelen ama bir türlü çözülemeyen, AB Ülkelerinin baskıları sonucu geri adım atmak durumunda kalınan yabancı okul probleminde bu defa aynı senaryo tekrarlanamadı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının kararlı desteği ile bu defa MEB, ilgili okullara bir anlaşma sunup, bunun imzalanmaması hâlinde bu okullara Türk öğrenci alınamayacağını ve öğrencilerin Türk okullarına nakledileceğine ilişkin nota verdi.
Sonrada ‘Bekle-gör’ politikası sürdüren MEB Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın desteği ile bu kararında dik durdu ve sonunda istediğini aldı.
Uzun yıllardır tartışılan ama bir türlü çözülmeden rafa kaldırılan yabancı okullara egemenliğimizi kabul ettirme krizinde bu defa aynı senaryo tekrarlanmadı.
Cumhurbaşkanımızın güçlenen Türkiye’nin gücünü arkasına alıp kararlı ve dirayetli tutumundan güç alan MEB,
bu kararında dik durdu ve istediğini aldı.
Fransa ve diğer ülkeler hizaya geldi.
Nasılki biz eğitim ve öğretimde AB ülkelerinde onların müfredatına uyuyorsak,
Bu okullarda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde MEB müfredatına uyacak ve Türkçe dersler gelecek.
Peki bu mücadelede her zaman ki gibi CHP nerede durdu,
Aman kimler üzülmesin dedi.
Yazmaya pek gerek yok,
CHP’li Belediye Başkanları ve CHP Genel Başkanı ME Bakanlığına, AB Ülkelerinden bile fazla yüksek sesle,
Her Milli meselede olduğu gibi bağırıp çağırdığına birlikte şahit olduk.
Tabiiki başını kuma gömenler yine bu tabloyu görememiştir.