Veysel Atasoy, Ömer Barutçu ve Zeki Çakan’ın başarısının sırrı! Zonguldak’a hizmet eden siyasetçileri sorduğumuzda bu üç isim akıllara geliyor… Tarafl...
Veysel Atasoy, Ömer Barutçu ve Zeki Çakan’ın başarısının sırrı! Zonguldak’a hizmet eden siyasetçileri sorduğumuzda bu üç isim akıllara geliyor… Taraflı, tarafsız birçok kesim; Veysel Atasoy’un bakanlığı döneminde bölgeye hizmetini, Ömer Barutçu’nun çok sayıda Zonguldaklıyı devlet kurumlarında istihdam etmesini, Zeki Çakan’ın özellikle Zonguldak Belediye Başkanlığı dönemindeki hizmetini över… Peki bunların yapıp başarılı olamayanların yapmadığı ne var ki yıllar geçmesine rağmen yeni isimler çıkartamıyoruz?
Çok basit! Bu üç isim de siyasete atıldıkları an ticaretlerini bırakmışlar, mesleklerini yapmamışlar… Ne mesleklerini devam ettirmiş ne de ticaretlerinin yolunu açmak için kasada durmuşlar! Getirecekleri hizmeti kendilerine faydalı olup-olmamaya göre değil halkın faydasına olup olmamaya göre belirlemişler… İşte bu yüzden yıllar geçmesine rağmen Sayın Veysel Atasoy arkasından rahmet, Sayın Ömer Barutçu ve Sayın Zeki Çakan arkasından minnetle anılır olmuş… Zonguldak’ta, hatta dünyada başarının sırrını hatırlatayım dedim… Olur ya belki “Rahmet ve minnetle” anılmak isteyen olur… Ayrıca şimdilerdeki siyasetçilerin başarısızlığının tüyosunu da vermiş olduk… Anlayan anlamıştır zaten…
***
Partilerde, “Baltadaki odun” ihaneti! Elbet insanın hedefleri olacak, olmalı da… Lakin bu yolda kendi “Dava” arkadaşını, partilisini satacak kadar insanın da gözü kararmamalı… Yüzüne bakamayacak hareketlerden kaçınmalı! Partilerde öyle alengirli işler oluyor ki şaşıp kalıyor insan… Görülen ihanetler ağaç-balta hikayesinde özetlenmiş… “Ağaç baltaya demiş ki; Ben senin beni kestiğine değil, seni tutan odunun benden olmasına üzülüyorum.” İşte o “Odunlar” bilmeli ki; 3 günlük dünya… Bu neyin hırsı bu neyin tiyatrosu? Başkalarını karalamak, tetikçiler aracılığıyla itibarsızlaştırmak yerine icraat yapın ki ağacı kesen “Balta”nın odunu olmak bir tarafa meyve veren ağaç olun… Meyve verin ki dua alın… Namınız yürüsün… Hadi fıtratınız müsait değil, bunu yapamıyorsanız meyve veren-verecek ağaçları taşlamayın, kurutmayın, soldurmayın! Memleket adına, inandığınız dava adına yazıktır, vebaldir!
***
Belediye Başkanının dostu, düşmanı! Eleştirileri veya eksikleri sürekli söylememizden ve yazmamızdan olsa gerek yanlış anlaşılmalara mahal veriyoruz… Aynı şekilde siyasetçiler de vatandaşlar da görüşlerini söyleyince hemen etiket yapıştırılıyor… Birilerini “Sevmeyen” pozisyonuna düşülüyor… Her zaman dile getirdiğimiz “Takdir etmesini bilmeyen eleştirmesin” yanlışına düşmemek için yapılanla yapılmayanı anlatmaya çalışıyoruz… Ankara’dan tuttuğunu kopartmasıyla övdüğümüz, sahil projesi başta olmak üzere birçok projeyi TOKİ’ye yaptırmayı başararak Zonguldak Belediyesine yük getirmemesiyle takdir ettiğimiz Sayın Zonguldak Belediye Başkanı Dr. Selim Alan’ın iletişim, üslup, ego, siyasete karışma, duruş sorununu dile getirmek düşmanlık değil aksine dostluktur… Hepsinden öte Zonguldak’a dostluktur… Belli makamlara gelenler eleştiriye tahammül sınırını genişletmek yerine azalttıklarından ve “Bu makama ben geldiysem ben daha iyi bilirim” edasına büründüklerinden dinleseler de anlama lütfunda bulunmuyorlar… İster makam ister meslek isterse kişilik körlüğü diyelim… Bu noktada her kim olursa olsun makamlara gelenler “Ben bilirim” havasına girip istişare çevresini daraltmak yerine genişletirse kazanır… Hem kendileri hem de memleket kazanır… Eksikleri, hataları söyleyen mi eksikleri, hataları gördüğü halde söylemeyen mi Selim Alan’ı veya Zonguldak’ı sever? Cevap basit ve nettir… Gerisi teferruattır…
***
HAFTANIN SÖZÜ: “Özgürlükçü olmak için gayrı milli olmak zorunluluğu yoktur.” ASLI BAYKAL
***
SÖZÜN ÖZÜ: “Bazı davalar ahirette görülür, orda gücü olan taraf değil, haklı olan taraf KAZANIR…!” Anlamlı sözler
*** Yazan: Osman Sav