Değerlerin esas alınmadığı bilinçsiz ve feodal aile yapılarında aile kaynaklarının tümünün
yetişkinlerin egolarına kanalize edildiği ve çocukların temel ihtiyaçlarında ciddi boyutta
ihmalkarlıklar olunduğudur. Yaşamımızda ahlaki boyutta çöküntülerin baş göstermesinin en
büyük sebebi çarelere ihtiyaç duyulmadan nedenler oluşturulmamasıdır. Evveliyatında
problemlerin gelişmesini kolaylaştıran nedenlerin bulunması gereklidir.
Ebeveynlerden de çocuklara kendilerine ve başkalarına da inandırıcılığı olmayan söylem
ve davranışlarda bulunuşu da maalesef az değildir. Beyaz yalanlarında ihtiyaç halinde
empatiksel gerekliliği algısıyla alıştırılarak bunu genişleterek olağan hale getirilmiştir. Oysaki
yalan, kişiliğin zayıflığı, bencilliği ve kolaylıcılığa çıkış olup, kişinin diğer insanlardan
soyutlayıcı bir kendini reddetmesidir.
Yaşanmamış olmayacak şeylerle önce kendimizi sonra çevremizdekilere karşı
dürüstlüğümüzü kaybederek acı birtakım sonuçlara sebeb verilmektedir. Bütün çelişkiler ve
ölçü karışıklığı had safhaya vardığında genellikle tetiklenen korku unsuru oluşturacaktır. Bu
tarz uslübsüz davranışların tedavisi açısından eğitimcilerin, her zaman samimi ve dürüst
olmalarıyla sevgi ve güven göstermeleri, ikiyüzlülüğü ve yaltaklanmaya karşı kişilerde nefret
duygusunu uyandırmaya çalışmaları, bazı tuhafça uslübsüzluklarına gülmekten
çekinmelerinin de önemli olduğunu unutmamalıdırlar.
Çaresiz hiçbir problemin olmadığının farkındalığıyla bilinçli hareket ederekten, sabr ve
metanetlen gerekli tedbirlerle önü alınmalıdır. Uzmanların destekleriyle real bir yol haritası
çizilerek yeni ve heyecan verici şekilde pozitif sonuçlar alma hedeflenilmelidir. Tasvib
edilmeyen söz ve davranışların üstesinden gelinemeyecek şekilde sorunlara yol açıyor
olmasıyla erkenden müdahalelerde bulunularak ebeveynlerin ve eğitimcilerin el ele danışarak
çözümlemeleri desteklenmeleridir.
Özellikle çocuğun okul ve aile hayatında birçok gözle görülmeyen problemler sonrasında
geleceğine olumsuz yansıyabileceğinden uzman görüşüyle sorunu ele almak faydalı
olacaktır. Psikolojik ve biyolojik olarak etkilenerek ruhsal çöküntülerinde oluşmasıyla
uygunsuz hal hareketlere maruz kalınarak istenççe çevresinden uzaklaştırılacaktır.
Hassasiyetle üzerinde bulundurulması gereken bu halleri ciddiye almak elzemdir.
Aidiyet duygusu kazandırılmış kişilerde eylem ve etkinliklerinde bilinçli şekilde
davranarak, hem kendine hem çevresine büyük iyilik yapmış olur. Sorumluluklarının bilinciyle
sorunlara mahel vermeden hayatını verimli yönlendirecektir. Bunlara dikkat etmeyenler de
kişilik bozukluğu ve toplumsal sapmalar doğurarak aşırıcılığa yol açmaktadır.

ARAŞTIRMACI YAZAR
VOLKAN YAŞAR BERBER