Geçen haftaki yazımda, serbest piyasa ekonomilerinde dengelerden bahsetmiş, piyasa denen olguyu meydana getiren, arz, talep, faiz, ayaklarına yapılacak dış müdahalelerin, dengeleri bozacağı nı, meydan...

Geçen haftaki yazımda, serbest piyasa ekonomilerinde dengelerden bahsetmiş, piyasa denen olguyu meydana getiren, arz, talep, faiz, ayaklarına yapılacak dış müdahalelerin, dengeleri bozacağı nı, meydana gelecek kur  farkının, kayıplarla birlikte, haksız kazançlara sebebiyet vereceğini ve bunun da enflasyonu tetikleyeceğini yazmıştım.     Son aylarda Merkez Bankasının, faizleri 19 dan 18 e,sonra 2 puan daha düşürüp 16 ya indirmesiyle başlayan, dövizdeki yükseliş ve fiyat artışları,M.B. nın tekrar, ayın 18 inde Perşembe günü faizi bir puan daha aşağı çekerek 15 e indirmesi ile piyasalar allak bullak oldu.   Bankalarda döviz ve altın mevduatı olan yatırımcılar büyük kazanç sağlarken, sayıları yüz binlerle ifade edilen Türk Lirası mevduatı sahipleri de, TL nin döviz karşısında değer kaybetmesi sebebiyle büyük zararlara uğradı. Bunlarla birlikte malum olan, Akaryakıt ve Doğalgaz zamları, kapımızı hemen çaldı. Şimdi meydana gelecek domino etkisinin tüketim mallarında ve diğer ürünlerde fiyatları ne kadar yükselttiğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.   Bu dalgalanmayla birlikte Merkez Bankasının, Döviz deki fiyatların, piyasada ki arz ve talep e göre belirlendiğini açıklaması, yazımdaki öngörüleri de teyit etti.   Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan, 19 sene buna hazırlandıklarını ekonomi politikalarında, makas değiştirdiklerini, faizin, vatandaşın sırtında yük olmaktan çıkartılacağını ve daha da aşağı düşürüleceğini üstüne basa basa anlattı.Temennimiz odur ki, sonu inşallah hayırlı olur.Milletimizin ekonomik durumları düzelir, refah seviyesi yükselir.   AK Parti iktidara geldiği günden itibaren, çok büyük alt yapı ve fiziki yatırımlarla ,sayılamayacak eserler meydana getirdi. Milletimizde,2002 senesinden bu yana bu sebeple Ak partiye olanca desteğini verdi, verdik ve özelliklede en son 15 Temmuz darbe girişiminde de Sayın Tayyip Erdoğan ve AK partinin arkasında durarak sahip çıktı. Bunu hiç kimse inkâr edemez ve etmemeli de.    Yalnız, bu gücün, parti içinde, kurum ve kuruluşlarda, mevki sahibi, bazı partili, kişi ve kişilerce su istimal edilerek, şahsi menfaat ve çıkarlara alet edilmesi yönündeki şaibeler,2019 mahalli seçimlerinde, başta İstanbul, Ankara olmak üzere, bazı Büyük Şehir Belediyeleri ve şehir Belediyelerinin kaybedilmesine sebep oldu.   Son altı ay içinde ,ortaya Çıkan Sedat Peker iddiaları, İç İşleri Bakanımız sayın Süleyman Soylu nun isim vermeden açıkladığı  aylık  10 bin dolar aylık rüşvet alan siyasetçi söylemleri ,halkımızın midesini bulandırdı.   Şimdi 2023 seçimlerine giderken, Türk ekonomisinde ki bu gelişmeler veya değişimler AK parti iktidarının yumuşak karnı durumunda  dır.    Nüfusu 84 milyona dayanmış bir Türkiye de, 10 milyon, 20 milyon insanın, bilmiyorum, hadi diyelim 30 milyonun, üst düzey ve lüks yaşantılarını, Turizm beldelerinde tatillerini, lüks araçlarını, yatlarını, katlarını villalarını, örnek gösterip, milletin tamamının, refah içinde olduğunu sanmak, çok büyük bir yanılgı olsa gerek. Geride 50 milyon insan daha var.   Sene başından bu yana akaryakıt ve doğalgaz, cinsine göre yüzde 40 la 50 arasında, doğalgaz Yüzde 55 civarında armış, Türk lirası döviz karşısında yüzde 35-45 değer kaybetmiş, dolayısı ile reel enflasyon ortalama bu rakamlar civarında seyrederken, sabit gelirlilerin maaş artışları ise yüzde 15 civarında oldu. Ev, otomobil fiyatları ile kiralar 2ye 3 e katlanmış.     Bu son çalkantıda, gelirleri büyük çapta eriyen, geçim sıkıntısı çeken, sabit gelirliler, emekliler, düşük gelirli memur, işçi, gibi kesimlerin maaşları acilen yükseltilmelidir. Kış, şartları ve zamlar, insanlarımıza daha da zor duruma sokacaktır. Bu durumda olan insanlara, Ak Parti tabanı da dahil, siz, 2013 senesinden buyana bahsedilen dış güçleri,19 sene bekleyip, sonunda karar verilen, ekonomik politika değişikliğini, makas değiştirmeyi ve başka şeyleri anlatamazsınız. Halkımızın arasında olan, siyasetin ve piyasanın nabzını tutan biri olarak, yazdıklarımız, dostane bir uyarıdır.                 Yazan: Ahmet Baysan