1989'dan 2021’e kadar Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, KKTC ve Zonguldak gibi beldelerde bulunan meslek liselerinde öğretmen ve idareci olarak çalıştım. 32 yıl zarfında yasal izin ve rapor haklarının binde 1’ini bile kullanmadım.
1989'dan 2021’e kadar Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, KKTC ve Zonguldak gibi beldelerde bulunan meslek liselerinde öğretmen ve idareci olarak çalıştım. 32 yıl zarfında yasal izin ve rapor haklarının binde 1’ini bile kullanmadım.
2021'de çalıştığım ilçedeki sendika ağalarının ve objektif olmayan amirlerin düşük tavırlarını protesto ederek emekliliğimi istedim. 3,5 yıldır Ankara’daki bir okul zincirinde koordinatör ve eğitimci olarak çalışıyorum.
Şu anda haftanın 5 günü mesai yapıyorum. Diğer 2 günde ise çeşitli konularla ilgili kitapları yazmaya devam ediyorum. Son 30 yılda bu ülkenin insanları için 80 kitap yayınladım...
Kamuda çalışırken; liyakat ile atanmamış, siyasetçilerin ve tarikat cahillerinin emir eri üst amirlerin yıldırma (mobbing) amaçlı tutumlarını her zaman üzerimde hissettim.
Kömürüyle bilinen ildeki iki okulda idareci olarak görev yaparken karanlık odakların yönetimindeki sahte mafyatik yapının tetikçileri ayağımı kaydırmak için her türlü entrikayı çevirdiler.
Bazılarını yazayım:
-İki öğrenci, teneffüste, izinsiz biçimde okul dışına çıkarak birbirlerine bıçak çektiler. Sahte sarı sendikanın kuklaları bunu parayla haber yapan yerel medyada manşetten ilettirdiler. İftiracıları mahkemeye verdim. Yargı gereğini yaptı.
-Akıl sağlığı tam olmayan bir öğrenciye kantinde yiyecek ikram ederek derslik binasının 2. katının penceresinde oturup ayaklarını sarkıtmasını istediler. Çocuk bunu yaptı. Sıkıntılı bir sendika uydusu öğretmen fotoğraf çekip tetikçi yerel medyada haber yaptırdı. Kuklaları mahkemeye verdim. Yargı gereken dersi verdi.
-İstanbul’daki güçlü bir holding okulu parasız olarak boyamayı üstlendi. İş başlayınca tüm duvarlardaki resimleri indirttim. Tetikçiler boş koridorun fotoğrafını çekerek araştırma nedir bilmeyen paracı düşük medyaya “Okul müdürü padişah resimlerini kaldırttı” diye iri haber yaptırdılar. Yargıya gidip derslerini verdirdim.
-Görev süresi biten 2 müdür yardımcısı, uhdelerindeki dizüstü bilgisayarları izinsiz olarak, uzun süreli biçimde evlerine götürdüler. PC’leri geri talep ettim. “Biz aygıtları size evvelden teslim ettik” dediler. Oysaki böyle bir durum yoktu. Konuyu şeflerle yaptığım mini toplantıda, bilgi babında arz ettim. Sarı sendikanın temsilcisi olan bir zat bunu tetikçi medyada haber yaptırdı. “Müdür, okulun bilgisayarlarını kaybetti” dediler. Üst amirler konuya müdahil oldu. Etik dışı biçimde, devletin malını eve götüren iki kişi cihazları idareye teslim etmek zorunda kaldılar. Bu iki şahsa hiçbir yaptırım uygulanmadı.
-5 öğrenci, okul çıkışında, metruk bir binada çakmak gazı koklarken, tütün de içmeye yeltendiler ve gazın patlamasıyla yüzlerini yaktılar. Okulun çok uzağında olan bu hadiseyi bile tetikçi medyada aleyhimde haber yaptırdılar. Bu yalana yayına inanan üst amirler tarafıma ceza bile verdiler.
-Okulun kapalı olduğu cumartesi günü, 2 öğrenci atölyelerin bulunduğu kısımda yapıştırıcı koklarken polis tarafından yakalandılar. Bunu da aleyhimde haber şeklinde yayınlattılar.
-Saat 17.00-22.00 arasında okul bünyesinde açık meslek lisesi mevcut idi. 10 kadar öğrencinin hiç derslere gelmeden, başka illerde çalıştıkları halde geçer notlar aldığını tespit ettim. Bu konuyu aydınlattığımda tetikçi sendikanın üyelerinin hiç ders işlemeden, işlenmiş gibi gösterip ücret aldıkları ortaya çıktı. Durumu üst amirlere ilettim. Ancak bu konuda da örtbas edilme yolu seçildi.
-Yıllık plan, günlük plan, zümre toplantısı, kurul toplantısı, sınav sorusu, cevap anahtarı, temrin çizelgesi, iş planı gibi evrakları tüm öğretmenlerden talep ettim. Sahte sendikalara üye öğretmenler bu belgeleri sunamadılar. Hayali olarak eğitim verdikleri(?) ortaya çıktı. Fakat üst amirler bunları da gizlettiler.
-Gözleri görmeyen, kulakları duymayan, branşı dışında derslere giren, akıl sağlığı yerinde olmayan öğretmenlerin(?) geri hizmete alınmasını, öğrencilerden uzak tutulmasını talep ettim. Sendika kodamanları hemen okula akın edip tehditler savurdular. İş göremez durumdaki bazılarını saf dışı edebildim.
-Aleyhimde sürekli olarak küçük düşürücü, karalayıcı, rencide edici, çalışamaz hale getirici haberler yapan tetikçi bir yerel gazeteyi defalarca yargıya şikâyet ettim. En sonunda saygın bir yargıç, sanığa “Bu iftira içerikli haberleri nereden alıp yazıyorsunuz? Kişilik haklarına saldırmaktan ötürü 2 sene hapis istemiyle yargılanmaktasınız” dedi. Aslında gazeteci filan olmayan, eğitimsiz zat “X sendikasından bilgi alıyorum” dedi. Bu ifade zapta geçti. Belgenin bir kopyasını alıp tüm okul personeline ve amirlere ilettim. Karanlık işler çevirmede mahir olanlar afişe olunca bir daha o kukla gazetede haber yaptıramadılar.
Konuyu çok uzatmak istemiyorum. Özet olarak şunu belirteyim:
Kaymakamlar ve valiler eğitimle ilgili kurumları sıklıkla denetlemeli, takip etmeli, etik dışı işler çevirenleri saf dışı bırakmalıdır.
İl ve ilçelerdeki eğitim müdürleri, müdür yardımcıları, şube müdürleri çoğunlukla; sarı sendikaların, yerel siyaset ağalarının, tarikat ekabirlerinin etkisinden çıkamayıp yasal yaptırımları işletemiyorlar.
21. yüzyıldayız, endüstri 4.0 bizleri kuşatıyor. Yapay zekâ ile çalışan bilgisayarlar ve robotlar üretim süreçlerini ele geçiriyor. Bu koşullar altında; dilekçe bile yazamayan, doğru iletişim kuramayan kişiler ilçe ve illerde sınavsız biçimde milli eğitim müdürü, müdür yardımcısı, şube müdürü olabiliyor…
Liyakatin söz konusu olmadığı atamalar sonucunda kalite ve ilerleme asla olamıyor.
Özel sektöre ait okullarda yetersiz, bilgisiz, niteliksiz kişiler bir gün bile çalıştırılmıyor.
Kamuda 250 bin civarında öğretmen haftada sadece 2 gün, yılda 72 gün okula giderek 50-70 bin TL maaş alıyor.
Bu kötü gidişata ses eden de yok.
Ali Özdemir
Eğitimci-Yazar-Yayıncı
0505 220 83 85
05.03.2025