“Neo-klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomiyle daha fazla önem kazanmaktadır” Nurettin Nebati…

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, “2024'te dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini oluşturmak için Enflasyon Raporu toplantımızda kamuoyuyla paylaştığımız yol haritamızı kademeli ve kararlı adımlarla uygulamaya devam ediyoruz” dedi.

Para Politikası Kurulu’nun 20 Temmuz 2023 ve 24 Ağustos 2023 tarihli kararında, makro finansal istikrarı güçlendirecek ve piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak sadeleşme sürecinin kademeli olarak devam edeceği belirtilerek, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları alındığı kaydedildi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası'nın faiz kararının ardından Twitter üzerinden bir açıklamada bulundu. Bakan Şimşek, "Ekonomi felsefemizin temeli; teşebbüs hürriyeti, piyasa ekonomisi, dışa açık serbest kambiyo rejimi, dalgalı kur sistemi ve enflasyon hedeflemesi modeli ilkeleri tarafından belirlenen çerçeveye dayanmaktadır. Bugün Merkez Bankası'nın aldığı kararı bu çerçevede değerlendirmek gerek" ifadelerini kullandı

Bu açıklamalara binlercesini ekleyebiliriz, en eğitimli vatandaşlar bile bu açıklamalardan bir şey anlıyorsa kendimi sorgulamam gerekir cahilliğime verin. Bu yapılan açıklamaları diyelim ki bazı uzmanlar anladı, çarşı-pazardaki insanımızın anladığını kimse iddia edemez ve toplumun çoğunluğunu da bu kesimler oluşturuyor, siz neyi kime açıklıyorsunuz, söylediklerinizin tamamı doğru ama bizim işimize yaramıyor. Vatandaş cebindeki paraya bakıyor, akşama eve giderken ihtiyaçlarına yetip-yetmeyeceğine bakıyor, takmış ekonomik ve teknik tanımlara, onlar karın doyurmuyor, 12 Eylül öncesi sağ-sol kargaşalarında bize deniyordu ki:” konuşma yaparken oldukça yeni terim ve anlaşılmayan kelimeler seçin ki dinleyenler sizi hem merak etsin hem de hayranlık duysun” nitekim birkaç konuşmalarımızda denedik başarılı olduk, şimdi aynı taktik ekonomide yürütülüyor…

Ekonomimiz üretime dayalı değildir, üretim ağırlıklı bir ekonomi olması için üretim maliyetlerinin ucuz olması gerekir- Akaryakıt, makine ve teknoloji gibi- bunlardan hiçbirinde söz sahibi olmayan ülkemizde üretici dış kaynaklı girdi kalemlerine yüksek ücret ödüyor ve bunu da fiyatlarına yansıtıyor, dış girdi maliyetleri arttıkça fiyatlar artıyor, fiyatlar arttıkça ücretler ev, kira ve araba gibi fiyatları atıyor, toplu şekilde fiyatlar artınca enflasyon artıyor. Pazardaki Ayşe teyzenin anlayacağı dilden konuşalım: “Baldır sıkmayla bir şeyler daralmaz…”