TTK işçi alımı süreci ve peşine TTK’daki bir takım kirli ilişkiler gündemde… İkisinde de hayaller ve gerçekler çok farklı…
TTK işçi alımında 18-32 yaş sınırı bir çok kişinin hayallerinin kırılmasına vesile oldu…
18 yaşında kimsenin maden ocağında çalışmayacağına vurgu yapandan 35 yaş civarı vatandaşın tecrübesi ve bilgisiyle çok daha fazla faydalı olacağına kadar bir çok yorum yapıldı…
Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söz verdiği tarihten işçi alımı ilanına kadarki sürede 32 yaşından gün alanların feryadı da azımsanmayacak kadar fazlaydı…
TTK’daki kirli ilişkiler ise kurumun nasıl arpalık olarak kullanıldığını ortaya serdi… Kumsalda kum tanesi bile olmayan bu kirli ilişkilerin daha nicesi yaşandı, yaşanıyor…
“Bu da ne ki” diyerek ötelemek veya küçümsemek yerine düğmeye basmak, bir yerlerden başlamak gerekir…
Ufak gibi görünen bu kirli ilişkiler en başta “İmkan verilse uçak bile yaparız” diyen TTK Merkez Atölyesindeki işçi, mühendis kardeşlerimize ihanettir…
Sonra da “TTK, Türkiye’nin üzerinde kambur” dedirttiği için Zonguldak’a ve hayatını kaybeden madencilerimize hakarettir…
Bize; Rakıya kurumu satan değil,
“Uçak bile yaparız” inancıyla hayal kuran işçi, mühendis lazım…
Hayalini ve Zonguldak’ı değil rakıya dünyaları versen satmayacak iradedeki insanlara ihtiyacımız var.
TTK yeni Genel Müdürü Muharrem Kiraz’a naçizane tavsiyem Türkiye Taşkömürünün vizyonunu açması…
Kurumdaki adaletsizlik ve israfa son verip kuruma yük olan kente faydalı olabilecek arsa ve harabeye dönmüş kullanılmayan lojmanları ülke ekonomisine kazandırması…
Nasıl başlarsa öyle gider…
Ya pansuman ya neşter…
Ya “Gazoz” ya “Efsane”…
***
Rabia’nın verdiği ders, anlayana!
Öyle bir dünya işine dalıyoruz ki “İnsanlığımızı” unutur hale geliyoruz…
Böylesi noktalarda bir vatandaşın söylemi veya yaptığı bir hareket bize “İnsan” olduğumuzu hatırlatıveriyor…
Tıp ki Kenan İmirzalıoğlu’nun sunduğu “Kim Milyoner olmak ister” programında 1 milyon lirayı kazanan Rabia Birsen Göğercin gibi “İnsaniyetimizi” sorgulatıyor…
Engelli olmasına rağmen hayata bağlılığı ve neşesi ayrı,
Kolunun kesilmesiyle değil babasının üzülmesiyle canının yandığını söylemesi ayrı ders…
En ufak sıkıntıda dünyalar başına yıkılmış muamelesi yapanlara, anne-babasına asi olanlara gelsin bu ders…
Tabi anlayabilirlerse…
***
Futbol, sadece futboldur!
Öyle bir hale geldik ki “Oyun, eğlence” olarak birleştirici olması gereken futbol, siyaset ile birlikte ayrıştırıcı en önemli faktör haline geldi…
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor aralarındaki rekabete öyle bir noktaya geldi veya daha doğrusu getirildi ki baba oğlu, kardeş kardeşi tanımaz, hatta düşman beller oldu…
4 Ezeli ve ebedi dost denilen takımları ebedi ve ezeli düşman haline getiren zihniyet uzun süredir diğer takımlara da nifak tohumları ekiyor…
İşte son yaşanan örnek;
Vanspor deplasmanında Zonguldak Kömürspor futbolcu ve teknik kadrosuna yapılan muamele…
Benzer bir çok olayın da yaşandığı futbol müsabakaları artık eğlenceden çok çok uzak ayrıştırma olarak kullanılmaya başlandı…
Doğu’da bir takımla diğer takımların arasında yaşanan kavgalar ister istemez etnik köken ayrıştırmasını gündeme getiriyor…
PKK terör örgütünün bitme noktasına geldiği, getirildiği bu ortamda bile isteye bu maçlardaki gerginlik kaşınıp başka noktalara mı taşınmak isteniyor?
Bugün emeğin başkenti Zonguldak’a yapılan yarın başka takımlara yapılır…
Kazanılmış bir maçtan sonra silah çekmeye varacak bir gerginlik çıkarmanın anlamı nedir?
Değil Spor Bakanlığı, İçişleri ve Adalet Bakanlığının bile olaya müdahil olması olası büyük olayların önüne geçilmesi açısından elzemdir…
Futbol, sadece futboldur!
Bunun ötesini düşünmek veya anlam yüklemek başka sonuçlar doğurabilir, maazallah!
***
HAFTANIN SÖZÜ:
“Belediye başkanımızın dili Sevgi Barış Dostluk dese de yaşanılan olayların merkezinde kendisinin tahrikleri vardır.”
Ereğli Belediye Meclis üyesi Sertan Kuzu
***
SÖZÜN ÖZÜ:
“Çabalamak, rızık kapısının anahtarıdır.”
Hazret-i Mevlânâ!
***
Yazan: Osman Sav