Teleferikler ve telesiyejler halat üzerinde insan ve malzeme taşıyan elektro-mekanik sistemlerdir. Yol yapılamayan yüksek ve kayalık yerlerdeki zirvelere ulaşmak veya turizm amaçlı olarak tasarlanmışlardır.

Madenlerde de telesiyej sistemleri ile emniyetli bir şekilde insan ve malzeme taşıma işi yıllardır yapılır ve madenler ağır ve çok tehlikeli sınıfta olmalarına rağmen, taşıma yüksekliği çok olmadığından herhangi bir sistem arızasında pek ölümlü kazalar olmaz, yaralanmalı kazalar olur ki bu da çok ender olmuştur. Teleferik taşımacılığı zirveden zirveye halatlı sistemler olduğundan özellikle vadi geçişlerindeki yüksekliklerde oluşacak bir kazada facia kaçınılmaz olur, bu nedenle bu sistemlerin elektro-mekanik bakımından periyodik bakımları mükemmel olmak zorundadır.

Antalya’daki talihsiz kazada bünyesinde birçok soru işaretlerini barındırmaktadır, kazanın oluş şekline bakılırsa bir anda ortaya çıkan bir durum değil, periyodik bakım açısından bir sürü eksiklikler olduğu da kesin.

Teleferik taşımacılığı; Hareketsiz bir halat ki monoray görevi yapan bir halat veya halat üzerinde çekme kuvvetiyle hareket sağlayan başka bir halat ve yürümeye yardımcı olan çoklu makara sistemleridir, teleferik kabinleri bu makaraların halat üzerinde başka bir halat ile çekilmesiyle nakliyatı sağlarlar.

Teleferiklerde halatlar üzerinde askıdaki kabin sayısı ve taşınacak yük miktarı bellidir, bu kapasitenin üzerine çıkamazsınız, çıkarsanız sistemde yorulmalara ve titreşimlere ve bu titreşimlerin yarattığı dönme kuvvetleriyle de direklerdeki cıvata-somun bağlantılarında gevşemelere sebep olursunuz. Teleferik direkleri tamamen demir aksamından oluşur ve tüm bağlantılar yani montajlar cıvata-somun bağlantılarıdır, aynı zamanda direkler demir aksamı olduklarından oldukça ağır sistemlerdir, özellikle zirvelerde rüzgarlarda oluşan sallantılar ve mevsimsel ısı değişimlerine bağlı olarak genleşme – gerilme davranışları bağlantı yerlerinde gevşemelere ve malzeme yorulmalarına hız katarlar.

Sonuç:

1.     Eğer sistemde; günlük, haftalık ve aylık olarak rutin gözlemler yapılsaydı bazı olumsuzluklar yerine ve zamanında tespit edilirdi,

2.     Kazanın oluş şekline bakılırsa facia kıl payı atlatılmış bu nedenle ramak kalmış diyorum sonuç daha da vahim olabilirdi,

3.     Bu kaza literatüre geçecek şekilde “Ramak Kala” ya bir örnektir çünkü; facia yaşanan kabindeki bozuk makara sistemlerinin dönmemesi ve sabit halata oturarak sürüklenmesi ile oluşan sürtünme ve sıkışma sonucu daha önceden direkteki gevşeyen bağlantıların da katkısıyla çekme görevi yapan halat, kabin ve direği aynı yönde çekerek direğin yıkılmasına ve yıkılırken de yanal parçasının kabinin tabanına vurması ile kabinin tabanını parçalamış ve içindeki insanların düşmesine sebep olmuştur.

4.     Neden ramak kala? Eğer halatlar yeterince dayanıklı olmasaydı kaza olduktan sonra kopsa idi diğer kabinlerde askıda kalanların hepsini kaybetmiş olacaktık, çünkü oldukça yüksek bir vadi geçişi ve serbest düşme olacaktı- bundan sonrasını tahmin edemiyorum.

5.     Sonuç itibariyle ülkemizdeki çalışma hayatını düzenleyen kanunlar, yönetmelik ve tüzükler ülkemiz gerçeklerinden uzak, başka bir ülkeden alındığı gibi uygulamaya konduğundan bir türlü iş kazalarının önüne geçemiyoruz ve her defasında ağır bedeller ödüyoruz, çalışma hayatını düzenleyen özellikle 6331 sayılı kanun yeniden masaya yatırılmalı ve yeniden iş dünyamız ve çalışanların gerçeklerine göre yeniden yazılmalı ve bu yazılma işlerini Ankara’da masa başında oturarak kes-kopyala-yapıştır yapanlar değil, işin mutfağından gelenlerin yapması gerekir aksi halde bu kısır döngü devam eder durur.