Terbiye sınırlarını zorlar mı bilemiyorum Anadolu’da bir tabir vardır: “Kötü it ne yer ne de yedirir” derler.

Önüne koyduğu kemiğe bir patisini koyar, diğer patisini de yanına koyar ve bekler çünkü karnı toktur yemez de kimseye de vermez, bir daha acıkıncaya kadar kemik kurur, yemek olmaktan çıkar ve çöpe gider.

Kimse kusura bakmasın teşbihlerde hata olmaz benzetme yapılır ve geçilir.

Siyasette; başkan, lider veya kanaat önderi vs. olmak önemli bir ayrıcalıktır, bilginizden, birikiminizden, siyasi dehanızdan insanlar faydalanır ve siyasi olarak kendilerine yön verirler.

Hiçbir donanımınız yok, bilgi-birikim hak getire, kanaat önderi gibi bir vasfınız da yok ama paranız ve çevreniz var bir türlü siyasette hak etmediğiniz yerdesiniz ve bıçak sırtında olduğunuzun farkındasınız, her an kaybetme korkusu ile uyuyup-uyanıyorsunuz, bulunduğunuz konumu kaybetmemek uğruna dün yerden yere vurduklarınızla bu gün sarmaş-dolaşsınız, ne uğruna? Bulunduğunuz konumu kaybetmemem uğruna.

Annenizin saçının bir teline kurban olursunuz ama o saç teli yemek tabağınıza düştüğünde bir pisliktir, ya da: Büyük bir iştahla ekmeği bandırıp yediğiniz tere yağından bir damla kıymetli tişörtünüze düştüğünde bu pisliği temizlemek istersiniz, çünkü o sevdiğiniz tere yağı olması gereken yerde değil, bu nedenle bir pisliktir, tıpkı annenizin saçı gibi.

Siyasette de durum böyledir, hangi parti olursa olsun hak etmeyenler bir makamı işgal ederse babanız bile olsa hak etmediği yerde olduğunda bir pisliktir.

 Bu genel bir durumdur ve her siyasi partiyi ilgilendirir.

Bir partiye yıllarca hizmet etmiş ve partinin güçlenmesinde katkısı olmuş olanlara minnet borcumuz var, var ama bu partiler demokrasi ve özgürlükler partisidir diye düşünüyorum, biat kültürü mayamızda yoktur, partiye hizmet edenler aynı zamanda kendi çıkarlarını da korumuş ve ekonomik olarak bir yerlere gelmiştir, şimdi sırada aday olanlara ayak bağı olmak yerine bu işi en iyi yapacak olanlara destek olmak var, aday olanlarda amaçları arasında kendi çıkarlarını ön planda tutmak yerine gönüllülük esasına göre aday olmalıdırlar.

Siyasi partilerde kanunlardan kaynaklanan liderlik sultası olduğundan bazen olmaması gereken yerlerde olanlar özünde çok değerli şahsiyetler olmalarına rağmen olmaması gereken yerlerde olduklarından üzülerek belirtmeliyim ki birer pislik konumundadırlar, bu genelde de böyledir, yerelde de böyledir.

Herkese ve tüm dünyaya huzur ve barış diliyorum, ütopya belki ama ben yine de barış gününü kutlayacağım.

AKLIN VARSA BARIŞ

Aklın varsa barış,

Ne kendini yor ne işimize karış

Veririz tüm savaşlara adını

Her gün tek tek yolarız

Güvercin kanatlarını.

Aklın varsa barış;

Ne kendini yor ne işimize karış

Zeytin dalına, çiçeklere barış deriz

Para bile etmez

Amblemlerdeki güzel gülüşün

Aklın varsa barış

Gerisini sen düşün.

Mehmet Çelik