Şehirlerin de ruhu vardır. Şehre can verirler.
Dünden bugüne kimler geldi kimler geçti bu şehirden.
Sevinçler acılar.
Yazlar kışlar.
Binlerce insan yüzyıllardır bu şehirde yaşadı ve göçtü.
Dünya bir handi herkes bir kapıdan girdi diğer kapıdan çıkıp gitti.
Kimileri cennette cehennemde dünyada dedi yedi içti gitti.
Yaradılış müzesine gönül verenler dünya ahiretin tarlasidir deyip ekti göçtü.
Herkes ciblliyetinin gereğini yaptı .
Akrep akrebligini bülbül bülbül gunu yaptı.
Kimisi anılarıyla anıldı kimisi. .....!
Bu şehirde herşey var.
İyilik ve güzellik adına.
Kötülük de var her yerde olduğu gibi.
Şehrin iklimi insanımızın doğasına yansımış.
Sevecen güleç yüzlü insanlarımız.
Dünyanın neresinde bir kötülük varsa bizde de var.
Kötülük her yerde var.
Şeytan ve melek misali.
Şehrimizi seviyorum tüm güzelliklerini.
Güzel bakmasını bilenler için güzel görmek kolay.
İçi paslanmış küf kokanlar için güzel görmek mümkün değil.
Birde kasanın dağda gezen koyunları bile catalinda et görmesi gibi herşeye para gözüyle bakanlar var.
Uckurcu yazarlar.
Peçetetiler...
Beyin özürlü tipler.
Paraya giden yolda paranın tetikçisi tipler.
Sanırsınız teneke çakmışlar.
Elalemi gözetlemekten aynaya bakmayan tipler.
Yürüyüşü ile kendini ele verenler.
Merak etmeyin sıra size de gelecek.
Bu şehrin doğasında sevgi var.
Kardeşlik var.
Birlik ve beraberlik var.
Dayanışma var.
Her yerde olduğu kadar.
Birazcık da şer var her yerde olduğu kadar.
Peki bu şehirde ne varda ayyuka çıkıyor borozanlar.
Para için kalemini satanlar.
Dostunu satanlar.
Şehrin havadislerini satanlar.
Namus bekçileri.
Peçeteciler.
Davulcular.
Zurnacılar.
Köçekler.
Zenneler.
Kahpeler.
Şehrin yüz karaları.
Size de sıra gelecek.
Şehrin dokusunu bozanlar.
Recep Kalmaoğlu