Gün geçmiyor ki değerlerimize saldırı olmasın! Her dönemde doz artırılıp farklı açılardan kültürümüze, inançlarımıza saldırı üstüne saldırı oluyor…
Değerler değersizleştirilip yozlaştırılıyor…
İster sistematik deyin ister tesadüfi… Durup düşünün…
Nereye gidiyoruz?
Kanal D Televizyonunda Yılmaz Erdoğan ve Hazar Ergüçlü’nün başrollerini İnci taneleri isimli dizi gündemde…
Zaten bir dizinin reyting yapması için mutlaka bir sansasyonel sahne veya bir hassas noktaya saldırı olmazsa olmaz hale geldi…
Bu dizide de pavyon hayatını bir kültür gibi tanıtma ve özendirme yoluna gidilmiş!
Pavyona düşen kadına “Kötü yola düşmüş” gözüyle bakılmasından “Pavyon kültürü” ve “Pavyon dansı” üzerinden aklı sıra kültür oluşturuluyor!
Pavyon ne dün ne bugün ne de yarın bir “Kültür” değildir!
Pavyon; Kadınların “Et parçası” muamelesi görüldüğü mekanlardır!
Pavyona düşen kadınların bile memnuniyetini dile getirdiği yere “Kültür” yakıştırması yapmak düpedüz ahlaki yozlaşmaya zemin hazırlamaktır!
***
TV’ler “Ahlaksızlıkta” yarışıyor!
Bu arada TRT dahil birçok TV kanalı, “Reyting” uğruna ahlaksızlıkta yarışıyor!
Eğitici-öğretici programlar reyting kazandırmıyor gerekçesiyle gayri ahlaki program ve diziler ayyuka çıktı!
TRT’deki Gönül Dağı gibi örnek gösterilebilecek dizi varken nerede ahlaksız hareketler varsa onlar işleniyor…
Vatandaşın gözünün içine sokuluyor.
Kadın programları yetmezmiş gibi TV dizilerindeki “Öpüşme sahnelerinin” ve çıplaklığın ötesinde gayri meşru çocuk yapılmasını, aldatılma olaylarını sıradanlaştıran konular ele alınıyor…
Bu sadece ahlaki değerlere değil, kültüre de saldırı…
Geleceğimiz olan gençlere de kötü yola teşvikten başka bir şey değildir.
RTÜK, RTÜK olsa bunlar olmazdı ama neyse…
Veballeri boynuna!
***
Nerede kadın hakları savunucuları?
Peki her şey bir tarafa nerede bu kadın dernekleri?
Nerede kadın hakları savunucuları?
Kadınların “Et parçası” olarak görülen pavyonların teşvik edilmesine en önce onlar karşı çıkmalı…
Kadın programlarından tutun TV dizilerine kadar baştan aşağıya kadınlara yönelik aşağılık muamele ve yok sayma var.
Kadın hakları savunucuları sadece dini değerlere dokunan konularda mı kadın olduklarını hatırlıyorlar?
Kadın hakları savunucuları “Kürtaj” veya “İstanbul sözleşmesi” konusunda verdikleri mücadelenin yarısını verseler ne dizilerde kadınları aşağılayıcı sahneler yayınlanır ne de hükümet bu duruma kayıtsız kalabilir!
“Kadının et parçası” gibi gösterilme çabalarına karşı duruş göstermedikten sonra ne inandırıcılıkları kalır ne de iyi niyetli olurlar!
Görelim hele “Kadın hakları derneklerinin” iyi niyetlerini…