Seçim öncesinde hükümetin rezervleri kullanarak yükselmesini önlediği döviz kurları, bu sabah adeta patladı.
Seçim sonrası yükselişe geçen dolar/TL’de bu sabah artış hızlandı.
Dün günü 21,50 seviyesinden kapatan dolar/TL bu sabah 23,16 seviyesini gördü. Kurda günlük yükseliş yüzde 7’yi aştı.
Dün günü 23 seviyesinden kapatan Euro/TL’de de bu sabah 24,93 seviyesi görüldü. Euro kuru gün içinde 25 seviyesini de aşarak 24,9 seviyesinde dengelendi.
Dolar kuru, seçimlerin ilk turunun olduğu 14 Mayıs’ta 19,60 seviyesindeydi. O günden bu güne kurda artış, yüzde 18 oldu.
Döviz kurlarında bu sabahki seviyede sert hareketler en son Aralık 2021’de görülmüştü.
KURLARDA NORMALLEŞME!
Dolar/TL kamu kontrollü bir yapı ile seçim öncesindeki dar bantta işlem gördüğü yatay seyirden tamamen uzaklaşırken, TL bugün dolar karşısında güne yüzde 6’ya yakın değer kaybı ile başladı.
Bankacılar, kamunun yön belirleyici olduğu ve rezervler ile seçim öncesi olması gerekenden daha değerli tutulan TL’nin normalleşme sinyalleri ile değer kaybettiğini, değer kayıplarının devam edebileceğini belirtiyorlar.
Kamunun yön belirleyici olmadığı ülkenin risk priminde ise TL’deki “normalleşme sinyalleri içeren” değer kayıplarına rağmen belirgin düşüşler yaşanıyor. Piyasalar önce ekonomi kadroları atamalarını ardından ise uygulanacak politikaların netleşmesi süreçlerini bekliyorlar.
AKP kadrolarında uzun yıllar ekonomi yönetiminde görev alan Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması uluslararası yatırımcılar tarafından memnuniyetle karşılandı.
YATIRIMCILAR UMUTLU
Son yıllardaki politikalarla Türkiye piyasalarındaki varlıklarını belirgin azaltan uluslararası yatırımcılar, “saygı duydukları” bir isim olan Şimşek’in atanmasının ülkeyi finansal uçurumdan da uzaklaştıracağını umuyorlar.
Yeniden Cumhurbaşkanı olarak seçilen Tayyip Erdoğan, enflasyonun kalıcı hale gelmesi ve milyarlarca dolar döviz rezervinin erimesinden kaynaklanan ekonomik sorunlarla mücadele etmek için Şimşek’i atadı.
Bankaları ucuz kredi vermeye teşvik etmenin yanı sıra uygulanan politikalar bir çok yabancı yatırımcının da Türkiye’den çıkmasına sebep oldu. Bu süreç piyasaya göre Şimşek’e çözmesi gereken karmaşık bir sorun da bıraktı. Şimşek, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmadığını” söylemişti.
YENİ ATANACAK İSİMLER BEKLENİYOR
Piyasalar bu açıklamaları ekonomi politikalarında sürdürülemez olarak eleştirilen bir yapıdan normalleşmeye geçişin ilk sinyalleri olarak yorumlandı. Ardından ise piyasalar TCMB başta olmak üzere bankacılık ve sermaye piyasaları düzenleme kurumları, Türkiye Varlık Fonu ve kamu bankaları yönetimlerindeki değişiklikleri beklemeye başladı.
Piyasalar atamaların ardından ise uygulanacak politikaların detaylarını izleyecek. Bu kapsamda Şimşek’in çalışmaya başladıklarını söylediği orta vadeli programı öne çıkması beklenen metinler arasında yer alacak.
Amundi varlık yöneticisi Hakan Aksoy, “Şimşek’in ilk açıklaması şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uyum getirmek amaçlıydı” dedi ve bu açıklamanın “politikada ileriye dönük bir değişiklik için iyimserliği” kuvvetlendirdiğine dikkat çekti.
‘DAHA FAZLASI GEREKLİ’
Ancak analistlere göre yükselen enflasyona rağmen faizleri düşürmek gibi yıllardır sürdürülen geleneksel olmayan politikaların beraberinde getirdiği sorunları çözmek ve çeşitli piyasa çalkantılarından defalarca olumsuz etkilenmiş yatırımcıların güvenini yeniden kazanmak için Şimşek’in atanmasından daha fazlası da gerekli.
İşlevsel bir piyasayı ve yurtiçinde ve yurtdışında yatırımcı güvenini yeniden tesis etmek için çok önemli bir unsur olan para politikası seyrinin netleşmesi piyasalar hala belirsiz. Erdoğan’ın, 22 Haziran’da yapılacak ilk bir sonraki para politikası toplantısı öncesinde Merkez Bankası’nın (TCMB) yeni başkanını da belirlemesi bekleniyor.
Enflasyonun eleştirilen TÜİK ölçümlerine göre yüzde 40’ın hafif altında bulunması ve politika faizinin yüzde 8,5 seviyesinde olması, Türkiye’nin dünya genelindeki büyük ekonomiler arasında açık ara en düşük “reel” faiz oranına sahip olduğu anlamına geliyor. TL’nin ihtiyatsız bir şekilde yönetilmesi döviz rezervlerinin on milyarca dolar düşmesine sebep oldu.
East Capital varlık yöneticisi Emre Akçamak, “Uzun vadeli stratejik yatırımcıların geri dönmesi çok kolay olmayacak. Muhtemelen aylar, hatta yıllar alacak” dedi.
Bankacılar 23 seviyesine yaklaşan dolar/TL’deki kademeli yükselişin bir süre daha devam etmesinin ‘daha sağlıklı piyasa koşulları’na işaret edeceğini belirtiyor.
‘DEĞER KAYBI BİR SÜRE DAHA SÜRECEK’
Bir bankanın döviz masası işlemcisi, “Son değer kayıpları ile seçimden önce dolar/TL’nin olması gerekenden oldukça aşağıda tutulması uygulamasında büyük bir değişim görüyoruz. Bu rezerv kayıplarının ana kaynağı haline gelmişti. TL’nin rezervler ile savunulması gerekmeyecek seviyelerde işlem görmeye her gün yaklaşıyor. Değer kayıplarının bir süre daha devam etmesini bekliyorum ancak bugünkü gibi yüzde 5 üzeri kayıplar beklenen seviyelerin de gittikçe yaklaştığını gösteriyor” dedi.
Dolar/TL’de yeni zirve bu sabah görülen 22.85 oldu. Bu verilere göre TL dolar karşısında dünkü kapanışa göre yüzde 5,8, seçimlerin ilk turu öncesine göre yüzde 14.3 değer kaybederken, yılbaşından bugüne ise yüzde 18,1 kayıp yaşadı. TL’nin son beş yıllık kaybı ise yüzde 81’i aşmış durumda.
Hükümetin “istikrarlı TL”, piyasanın ise kamu kontrollü olarak nitelediği TL, uzun süredir günlük yüzde 0,1-0,2 gibi sınırlı değer kayıpları kaydediyordu.
TL’deki değer kaybına rağmen kamunun yön belirleyici olmadığı CDS’te ve eurobond getirilerinde belirgin düşüşler görülüyor. Seçimler döneminde 700 baz puana yaklaşan Türkiye’nin kredi iflas takası primi (CDS) Pazartesi günü 485/495 baz puanın altına geriledi.
Hükümetin, 2021 Eylül’de başlayan keskin faiz indirimleriyle fiiliyata geçen düşük faiz, yatırım odaklı kredi ve cari fazla politikası, cari fazlaya yol açmadığı gibi enflasyonu 24 yılın zirvesine çıkardı, alım gücünün ve döviz rezervlerinin keskin bir şekilde düşmesine sebep oldu. Bankacılar TCMB öncü verilerinden seçimler döneminde sert gerileyen net ve brüt rezervlerdeki düşüşün geçen hafta itibarıyla durduğunu hesaplıyor.
Erdoğan’ın alışılagelmiş ekonomi politikalarına daha önce de yöneldiği ancak hızlı bir şekilde karar değiştirdiğine de dikkat çeken analistler bu kapsamda Şimşek’e ne kadar bağımsızlık tanınacağına ve görevde kalacağı sürenin de önemine vurgu yapıyorlar.