Zonguldak'ta yine aynı yerde kaza! Sürücülerin kabusu o yol! Zonguldak'ta yine aynı yerde kaza! Sürücülerin kabusu o yol!

Akduman çifti “MÜSİAD Başkanı diye biz buna inandık. Hiç sözüne sadık bir adam değil” diye konuştu.

Kdz. Ereğli ilçesinde Erdemir’den emekli olduktan sonra doğup büyüdüğü eşi Malide Akduman’a ait arsa üzerine tavuk çiftliği kurmak isteyen Adem Akduman’ın güzel hayalleri, o dönem MÜSİAD Kdz. Ereğli Başkanı olan İnşaat Mühendisi İbrahim Sezer ile tanıştıktan sonra adeta kabusa dönmeye başladı. Çiftliğin önce proje çizim işini alan Sezer daha sonra hafriyat ve inşaat yapım işini de aldı. İnşaat devam ederken çiftliğe ortak olan Sezer şart olarakta çiftliğin bulunduğu arsanın tapusunun kendisine verilmesini şart koştu. 3 çocuk sahibi Adem ve Malide Akduman ailesi “MÜSİAD başkanı, alnı secdeden kalmıyor” diye inanıp güvendikleri AK Parti Kdz. Ereğli Belediye Başkan Adayı İbrahim Sezer’in hayatlarını kabusa nasıl çevirdiğini tüm ayrıntıları ile anlattı.
Birçok sorun yaşadıkları ve ortaklıktan ayrılmak istedikleri AK Parti Kdz. Ereğli Belediye Başkan Adayı Sezer’den kurtulmak için AK Parti Zonguldak Milletvekili Av. Saffet Bozkurt ve AK Parti Zonguldak İl Başkanı Mustafa Çağlayan’dan da yardım isteyen aile bir türlü sonuç alamadı.
Akduman ailesi Sezer’in kendilerine hesap vermediğini, alacaklı olduklarını belirtirken, ortak oldukları halde kendilerini şikayet etmedik kurum bırakmadığı gibi tavuk çiftliğinin kalan yüzde 50 kısmını da ellerinden almak için izali şuyu davası açtığını söyledi.

İbrahim Sezer’den kurtulmak için mahkemeye başvuran ailenin dram dolu hikayesini yorumsuz bir şekilde sizlere sunuyoruz.

İşte Akduman ailesinin yaşadıkları kabus dolu günleri anlattıkları acı hikayesi:
Adem Akduman: Karadeniz Ereğli doğumluyum köyüm Kıyıcak. Şu anda mahalle oldu. Buranın kendi yerlisiyim, bu arazi hanımın üzerine. Ben burayı bir başkasından aldım. Sene 98… Buraya fındık yaptım bir süre, tutmadı. Köyle çokta ilgim yoktu. Erdemir’den emekli oldum. Çocuğumu kendi işin de kendi yerin de, kendi işi olsun dedik. Çocuğumun bu arazinin tavuk çiftliği yapabilmek için tüm resmî işlemleri kendim Adem Akduman olarak kendim müracaatlarımı yaptım. 2010 senesinden itibaren ben buraya başladım. Buranın evraklarını tamamlamam benin 3 sene sürdü. Ben belediyenin imarını da aldım. İnşaat yapabilirsin iznini de aldım. Plan proje işine geldi sıra; birkaç tane inşaat mühendisinin yanına gittim. Benim kafama yatacak uygun fiyat alamadım. Bana dediler ki; ‘senin hemşerin var.’ Kim bu? İbrahim Sezer… Gittik İbrahim Sezer’in yanına, ‘herhangi bir problem olursa akrabaları içeri sokarız, bir şey yaparız, biz bu işi yaptırırız’ dedik. Konuştuk; Bana o zaman fiyat 12 bin liralık plan proje çizerim deyince benim de tabi kimin hoşuna gitmez. Kimisi 15, kimisi 18 isteyince ‘tamam’ dedim. O zaman ‘bu işin çözümün de anlaşma yaparız’ dedim. ‘Ben de zaten inşaat mühendisiyim, inşaat yapıyorum, satıyorum benim işim bu’ dedi. ‘İnşaatın her türlü sorununu ben alıyım, ben yapıyım, yapıp sana teslim edeyim’ dedi. ‘Sen elindeki paralarla bana para verirsin’ dedi. Ziraat Bankası’na tarımsal kredi çekebilmem için müracaatım oldu. 400 bin liralık krediye başvurmuştum. Benim yaklaşık o parayla beraber 700 bin lira param mevcut bir araya geldi. ‘İstersen ortak yapabiliriz’ dedi. Benim kafam da 20 binlik proje var aklımda. 1300 m2 kendi imkanlarım dahilin de yapacaktım. Buranın biraz hizmet bakımından yolumuz yoktu. ‘İbrahim Bey buranın müracaatlarını ben yaptım, resmi işlemler benim üzerime, buranın resmi işlemlerini almam plan projesi 60 bin lira kadar masrafım oldu. ‘Beni ortaklığa kabul eder misin, her ortaklığa razıyım’ dedi. Sözleşme kâğıdı yazdım gittim. ‘İbrahim Bey burası hanımın üzerine, buraya bir çiftlik kuracağız, bu arsayı hanımın üzerine kiralamak usulüyle varmışın?’ dedim. ‘Ben her şeye varım’ dedi. ‘Tamam sen bu işe varsan bende varım’ dedim. Aradan zaman geçti, inşaatın 4/1’ine kadar geldik. Şuan da yapabilirsem kendi imkanlarımla yapmaya çalışıyorum. Ben ona 50 bin liralık para verdim, tabi benim o sıra da 35 bin lira kadar ayrıca harcamam oldu. Geldi tekrar ‘Adem bey benim içim rahat değil’ dedi. Ne oldu İbrahim bey?’ dedim. ‘Yaa o kadar yatırım yapıyoruz ama bu kiralama usulüyle bu iş olmayacak gibi’ dedi. ‘Sen ne istiyorsun İbrahim Bey?’ ‘Ben taahhütname istiyorum’ dedi. ‘Biz bir ortaklığa girdik, ben ortaklığı bir aile ortaklığı dost ortaklığı diye düşünürüm’ dedim. ‘Benimle beraber ortaklık yapacak kişi ailem den ayrı bir şey olamaz’ dedim. ‘Sende yaz nasıl yazılacaksa biz imzalarımızı atarız.’ Aradan zaman geçti bu bir türlü anlaşma kağıdı getirmiyor. Bir ay geçti inşaatta tabi devam ediyor. Geldi ‘bana ipotek ver.’ ‘İbrahim Bey biz bu işe böyle başladık, sen bunu istiyorsun, şimdi de ipotek istiyorsun, senin bana güvenin yoksa benim sana nasıl güvenim olacak?’ dedim. ‘Kabul ettim, sana ipotek de vericez, tapudan ipotek yaptıracağız’ dedi. Gideceğiz bir türlü gelmiyor, aradan bir ay geçti. Geldi buraya ‘ben tapudan %50’ Şimdi ben zaten paramı dökmüşüm, 200 bin lira paramı, geri 50 bin lira kadar nakidim kaldı. Ziraat Bankası’ndan alacağım krediye güveniyorum. ‘Yoksa inşaatı durdururum, çekilirim’ dedi. Burada inşaatta çalışan makineler onun makineleri, makineler zaten arızalıydı. O sıra da onun paraya da ihtiyacı varmış, yaklaşık 70 bin lira sadece makine parası aldı. Bir ay makinelerini burada yattı, çalıştırdı yine bir şey demedim. Yeter ki bana bir huzursuzluk olmasın. İnşaatı bitirdik, inşaatı prosedürüne göre zaten yapmadı. Şuan da yapmış olduğu sıva var. Bura da şöyle söyleyeyim; 3 cm kalınlığın da sıva yapacaktı, 1 cm kalınlığın da sıva yaptı. Döküle döküle teller meydana geldi.
Bu defter inşaatın başından günü gününe ne yapıldıysa hepsini yazdım. Biz bu inşaatı 3 ay da bitireceğiz dedi 1,5 senede zor bitirdi. Adamın sözüne güvendik. Yazılı sözleşme yaptık onu bile inkar ediyor. Bir de beni bu inşaatı yaparken sanki ortağı değilim de bir işçisiymişim gibi en ufak bir şeye karıştırmadı. İnşaat başına 50 bin lira verdim. İnşaatın 1 ay sonra 45 bin lira verdim, sonrasın da yarı ortak yaptık 70 bin lira yer parası koyacaktı ve 35 bin lira da inşaat bittik den sonra geldi konuştuk. ‘Adem Bey 119 bin lira şuan da ödenecek borcumuz var. Bunu nasıl ödeyeceğiz?’ dedi. Sözleşmemiz de ortaklığa para koyacağız; oda 170 bin TL, bende 170 bin TL koyacağım. Bunun haricin de bizden 1 kuruş bile para istemeyecekti. Bura da ortaklık sözleşmesin de var. ‘İbrahim Bey benim 35 bin lira param var’ dedim. ‘Bu parayı sana veriyim, sen de 35 bin lira koyarsın olur 70 bin lira. İbrahim Sezer buraya gelmiyor, işçileri laf anlamaz, dinlemez. Pürüzlük çıkartsın da ben bunla sorun yaşayayım. Beni bu duruma getirmek istedi. Neyse ki ben o duruma düşmedim. İnşaatın artık tüm paralarını ödedik 119 bin lira borcumuz kalmış. Hesabı o tutuyor; inşaat başından inşaatın bitimine kadar 1,5 sene içinde şunu aldık, bunu aldık hiçbir şey söylemiyor. Yazılı imza almamız gerekiyor, sözleşme de bu yazıyor. Yanımıza geliyor 1 ay ortalık ta yok. Biz de bunu çok büyük adam zannettik. ‘Neredesin İbrahim Bey? ‘Yurtdışındayım.’ Ofisine gidiyorum oradaki insanlar da aynı şeyi söylüyor. Bu bir kul hakkıdır bana bir şey olmuş olsaydı ve ben şu defterleri, kitapları tutmamış olsaydım deli pozisyonuna düşerdim. Böylesine hesap vermeyen, egoist, bencil birisiymiş. Kendisine de yazıyorum, herkese de söylüyorum. Eğer parası yoksa gelsin hesaplaşalım diyorum, alacağın varsa vereyim, borcum varsa borcumu vereyim ama önce şu paraları nerede harcadın? Bu para nerede? Ben bunu senden öğrenmek istiyorum. İnanır mısın ben bu parayı unuttum, emekli aylığından artan paraları da veriyordum. Sürekli güveniyordum, arada güvensizlik olmasın diye. Ben o zamanlar 4 bin küsür para verdim. Baktım hesap onda çünkü hesabı da hemen vermiyor. 1 sene de bir, 3 sene de bir, bana hesap dökümanları veriyordu. Şimdi bunları bile inkar ediyor. Ben buna 4 bin lira para verdim, baktım hesapta yok ‘tamam hallederiz’ dedi. 10 bin lira benden ÇED raporu için para istedi onu da verdim. 1 sene sonra ÇED raporunu almadığı gibi parası da hesaplar da gözükmüyor. 7 bin lira para verdim bir dönem sonra, 15 bin küsür para yine verdim. Soruyorum ‘İbrahim Bey sen bu paraları niye girmiyorsun?’, ‘gireriz sorun yok, gerekirse hesapları baştan gireriz. Yine sorun yok, ben de kimsenin hakkı kalmaz’ diyor. 19. Dönem den, 34. Döneme kadar hesapları yazdıramadım, hanımıma sorabilirsiniz gece kalkıp hesap yapıyorum. Günlerce kağıtları okuyorum, sırf İbrahim Bey’in yanın da rezil olmamak için.

Malide Akduman: Para vermiyor işçilere, bizde de yok. Biz aldığımız paraları ona veriyoruz. Burada 2 çalışan var, işçilerin parasını istiyoruz ‘para yok’ diyor. Para istemeye ofisine gidiyoruz, sekreteri ‘İbrahim Bey yok’ diyor. ‘Biz para istemiyoruz yeter ki işçilerin parasını versin’ diye söyledik. Bize ‘ne yaparsanız yapın’ dedi. Kömür almaz, buraya ‘kömür getir’ dersin yarım ton, bir ton getirir. O’da kışın bir gün gidiyor zaten. Ondan sonra bir metre kar vardı, sular kesildi belediye suyu da yoktu. ‘Su getiricem’ dedi, getirmedi. Gece gündüz su taşıdık patpatla. Bir şey olduğu zaman da telefonları kapatıyor. Allah’ta var yukarıda; hiç sözüne sadık bir adam değil. Hiç sözünde duran birisi değilmiş. Biz buna MÜSİAD başkanı diye inandık, zarar gelmez dedik, eşimin demesi gibi ortak olduktan sonra yan gitti. Burada anladı para kazanamayacağını. Zararda ettik, 2-3 sene aldığımızı verdik, aldığımızı verdik. Elektrikten icralık olduk. Bankalara para ödemez. Çekildi bir kenara. Adam bey paşa, biz burada köle. Çiftlik benim üstüme olduğu için bana geldi tabi işçilerin ödenmediği sigorta parası. 3 sene hesaplar onda olduğu

anda ‘ödüyorum’ dedi hiç ödememiş. 2017’de gelen kağıda göre 16 bin lira ana para, 22 bin lira faizi olmuş. Hiç ödememiş zaten çalışanların sigortalarını. Yalanım varsa Allah şahidim. Diyor ki kağıtta Malide Hanım bu parayı en kısa zamanda ödeyin, ödemezseniz hapis yatacaksınız. Aradan bi zaman geçti buraya geldi; ‘İbrahim Bey yaptığınızı beğendiniz mi?’ dedim. ‘Ne yapmışım ben’ dedi. ‘Çocukların sigortasını ödememişsiniz. 16 bin lira ana para, 22 bin lira faiz beni hapse alsalar ne olacak’ dedim. Ne dedi bana biliyor musunuz? Sanki ben enayiyim ya ‘yatarsın’ dedi. Bunu bir ortağa, birde kendi ortağına böyle bir kadına nasıl söyleyebilirsin. İsterse gelip beni öldürsün. 2020’de pürüzlük çıkardı eşime de, bana da ‘sizi şuraya sererim’ dedi. Eğer bundan sonra benim başıma, çocuklarımın başına, eşimin başına bir şey gelirse bunu sorumlusu İbrahim Beydir. İbrahim Sezer’den bilirim her şeyi. İki tane psikoloji hapı kullanıyorum, sinirden stresten. Ortak dediğin birlik beraberlik olur. Bu adam hiç göründüğü gibi biri değilmiş. Kimse inanmasın, kimse güvenmesin. Eşimin zoruyla ortak oldum ben bu adamla. Hatta ‘sen niye her şeyi eşine danışıyorsun’ diyormuş. Buda demiş ki ‘eşimin amcasının karısı verdi arsayı, orası eşimin arsası giremeyiz’ demiş. Ortak olduktan sonrada böyle yan gitti. O’nun sorumluluğu yok ki, ödenecek borç bizim borcumuz.

Malide Akduman: Onun için serbest adam. Her şey bizim üzerimize.

Adem Akduman: Benimde sıkıntılarım var, bende kafamı toparlayamıyorum. Birkaç kere de telefon dan bana hakaret etti, ben olayı çözemiyorum. Çağırdım artık buraya dedim ‘hesabı çiftlik de çözeceğiz, burası ortak yer.’ ‘İbrahim Bey yukarıda Allah var, haram yok, kandırmaca yok, benim sana borcum var mı?’ dedim. Bir şey diyemedi. Bu kağıda bu harcama listesinde benim sana verdiğim 35 bin lirayla, 32 bin lira yok. Aldı kâğıdı baktı şöyle hesabı… Hesaplıyor yok ki diyor, ‘ben gideyim yarın olmasa Pazartesi gelirim’ dedi. Adam bir gitti 4 ay da gelmedi.
Benim paramla bana ortak oldu. Bir insanda biraz utanma olur. Biz bunu Zonguldak Milletvekili Saffet beye de söyledik. ‘Saffet Bey! Bu adam benim iş ortağım, bu adam bizi çok zora sokuyor, bu adamı getirin. Sizinle beraber gelsin istişare yapalım, alacağı varsa çıkartsın versin ama 35 bin lira parayla, 32 bin lira parayı. Bu paraları nereye harcamış, bu para hesaplar da yok. Dedim. ‘Ben bir görüşeyim. Benim bu olaydan haberim yoktu.’ dedi. Bana döndü cevabı şu oldu ‘hukuka intikal etmiş, hukuk ne ders o olacak’ diyor. Ben de dedim ‘Yukarı da Allah var 1, Türkiye Cumhuriyetin de adalet var 2. Bu er geç çıkacak’ dedim. İbrahim Bey kendisi siyasetçi, şu anda AK Parti’nin adayı, Cumhur Başkanımızı temsil ediyor. Bir de gittiler aday yaptılar. Mustafa Çağlayan Beye de söyledim ‘Bu adam bana böyle böyle yaptı.’ Allah’ın bildiğini kuldan saklamam. Adamın 100 bin lira parası yok bu çiftlik de.

Malide Akduman: Artık biz bundan kurtulmak istiyoruz. Artık çiftliğimize ortak da istemiyoruz, hayatımız dan çıkartmak istiyoruz. Kendi adına Vakıf Bankası’nda çektiği her şeyi bize ödetti, Ziraat Bankası’nda borçları bize ödetti. Faturaları bize göstersin ama benim üzerime olacak faturalar. Bu çiftlik de harcamalarını, ‘Malide Akduman adına harcama yapmışımdır, bunları almışım’ o faturaları bana çıkartacak anca o zaman kabul ederim. Buradan artanları birden inşaata dahil etti, tahtalarını, çivilerini ne varsa aldı gitti. Bu eğer Ereğli’ye başkan olursa, Ereğli’nin insanlarını zaten tanımaz ‘siz kimsiniz?’ der. Bizi alçaktan görüyor. Bir ortak alçaktan görülür mü? Demişti ki; buraya 3 kamyon çakıl dökeceğim, 2024’e geldik 1 kamyon bile gelmedi. Ben hemşerilerime bunu söylemek istiyorum; bu adam sözüne sadık değil, bu adam sözünü tutmuyor. Beni öldürse de korkmuyorum. Bizi Bey Pi’ye şikayet etti. MÜSİAD Başkanı olmuş birisi. Seccadeden başını kaldırmıyor bu adam. Böyle yalan söyler mi? Bey Pi’ye ‘Bu güne kadar tavuklara ben baktım. Bunlara tavuk vermeyin, bunlar tavuk yetiştiremez. Zarar edersiniz’ diyor. Bir ortaklığa bu yakışır mı? Çekleri, paraları ona verdiğimiz halde ödemelerin kendisine düşlen kısmını ödüyor, bizimkileri ödemiyor. Yapılandırma yapıcaz, yapmadılar ‘sizin kırmızı çizginiz var. Belediyeye 8 bin lira çiftliğin borcu var.’ Biz İbrahim beyi ödüyor sanıyorduk. Sorduk ‘ne yaptın?’ diye. ‘Ben kendiminkini ödedim, siz ne yaparsanız yapın’ dedi. Bir de belediye başkanı olacak. Bu adama kimse güvenmesin.

Adem Akduman: Yanındaki çalışan kişiyi uydurur. O’nu kullanır, resmi sorumluluk altına sokar. Aynı bizi soktuğu gibi. Kendisi kenarda durur, çalıştığı kurumdaki kişiyi sorumluluk altına sokar.
İzale-i şuyu davası açtı. Biz ona ilk defa 2021 senesinde adi ortaklık sözleşmesin den kaynaklı ticari şirket feshi diye bir dava açtık. Buna istinaden bu da aynı şekilde dava açıyor, bu dava birleşti. Sonra gidiyor 2022’nin 1. Ayında haksız işgal tazminatı davası açıyor, ecri misil diye bir dava açıyor. Sonra 2022’de ortaklığın giderilmesi faili mülki diye… İzalei şuyu davası açıyor. Niyetini artık bilemiyoruz, paramız gücümüz yok zaten. Bize bu kadar davanın içerisinde gidiyor birde izalei şuyu davası açıyor. Gidip belediyeye şikayet ediyor. Belediyeden 2-3 kere zabıtalar geldi. Hayvanları sağa sola atıyormuşuz, gübreleri yola döküyormuşuz. Zonguldak çevre ve şehircilik müdürlüğüne bizi şikayet etti. Ereğli ilçe tarım müdürlüğüne bizi şikayet etti. Yani adam bizim elimizi ayağımızı bağlayacak sonra da buraya konacak.

Malide Akduman: ‘Benim diyen yanına uğramasın.’ MÜSİAD Başkanı diye ortak olduk, kimse kanmasın. Allah’ım kimse inanmasın, kimse güvenmesin.
Adem Akduman: Adamın zaten hesap verebilirliği yok. Toplum içinde birebir kişilerle belini sıvazlar ama ‘Yapacam, edecem’ der ama yapmaz. Bize de aynı şeyleri söyledi.


 

Editör: Ergin Özkul