Felaket tellalı değilim, fal da bakmıyorum, hatta bu deprem konusunun otoritesi ve uzmanı da değilim, ama ucundan ,kıyısından takip ederim, olan depremlerin nedenleri, yerleri, etkileri ve tüm konularda yazılanları yakından takip etmeye çalışırım.
Şunu sağır Sultan da biliyor ki: Ülkemizin 80 i deprem kuşağındadır, nüfusun 85 ide olacak depremlerin risklerini taşımaktadır. İstanbul’da olması muhtemel bir depremde ise tüm ülkede yaşayanların ya bir tanıdığı veya yakını ? Allah korusun demeye dilim varmıyor ama gerçekleri de saklamanın kimseye bir faydası olmayacaktır. Buradan sesimin ulaştığı kadar anlatmaya çalışacağım, yapacağım yorumlar tahmini olmasına rağmen, benim taşıdığım korkularımdır. Lütfen deprem uzmanları da birilerine duyurana kadar bu konuyu işlesinler derim, sonra vicdan azabı çekmekten iyidir. Ben de biliyorum ki bu toplum bilim adamlarını dinlemez, günübirlik yaşayan toplumlarda toplumsal duyarlılık beklemek zor, ama bilimin de yapacak fazla bir şeyi yok, sık sık deprem konusunda kulak çekmeye devam etmekten başka.
Depremler, hele yıkıcı depremler lokal değil tüm dünyayı ilgilendirir, yani okyanusta olan depremler, bize çok uzak dersek kendimizi kandırmış oluruz, dünyanın neresinde olursa olsun, yüksek şiddetteki yıkıcı depremler dünyanın başka bir yerinde başka depremleri tetiklemeleri fal bakmak değildir, bir bilimsel realitedir.
Ülkemize dönecek olursak; Ege bölgesindeki büyüklü-küçüklü ve birbirine paralel olarak denize dalış gösteren faylar yakın ve sayı olarak çok olduğundan bu bölgemizde yıkıcı olmayan ama sayı olarak oldukça fazla depremler olmaktadır, sık sık oluşan bu depremler tedrici bir şekilde enerjilerini boşalttıklarından, genellikle korku ve panik dışında fazla zararlı olmazlar, bu bölgemizde yıkıcı depremler olmaz demiyorum, ama oluş sayılarına bakıldığında bir KAF, Bir DAF kadar yıkıma sebep olmazlar. Kuzey Anadolu Fayı uzunluk olarak Türkiye’nin bir ucundan doğu-batı istikametinde diğer ucuna kadar uzanıp Yunanistan’a geçer, yani KAF da oluşacak 6 ve üzeri depremler ve açığa çıkacak enerjiler her zaman büyük yıkımlara sebep olurlar, Van Muradiye’den başlayıp Batıda Mürefte’den Yunanistan’a geçen KAF ne yazık ki İstanbul’umuzun çok yakınından yani Marmara’nın kuzeyinden İstanbul’u öperek geçer.
Bütün bilim insanları aylardır feveran ediyorlar, ama bir AYM de yanan ışıklar kadar ilgi göremiyorlar, benim gibi konunun uzmanı olmayanlar da oturup deprem üzerine yazılar yazıp toplumsal duyarlılığı harekete geçirmeye çalışıyorlar.
Güney Anadolu’da bulunan ve Arabistan levhasının sıkıştırması sonucu oluşan bindirme zonu Anadolu levhasına hatırı sayılır bir stres yüklemekte, son zamanlarda Doğu Anadolu fayında gözlemlenen hareketlilik, bunlara bağlı olarak KAF’a yüklenen aşırı stres, bir de buna Rusya Blokunun sıkıştırması eklenirse bence bu güne kadar KAF boyunca yüksek şiddette bir deprem olmamışsa kendimizi şanslı saymalıyız, çünkü bütün beklenti limitleri aşıldı. Lütfen buna Kehanet demeyin veya “Atayım belki tutar” tarzı bir şov da demeyin, bu yazı çok okunsa ne olur, az okunsa ne olur, bundaki amacım karınca kararınca yaklaşan tehlike konusunda duyarlılık göstermektir. Sadece İstanbul değil, Gerede’den Yunanistan’a kadar KAF yılan gibi pusuda beklemektedir. Bilim insanlarının tek çaresizliği: Yer ve zaman konusudur ve tüm dünyada aynı sıkıntı vardır, bu nedenle söyledikleri her öngörü toplumda paniğe neden olacağını bildiklerinden zorunlu olarak dikkatli dil kullanmaya özen gösteriyorlar, ama unutmayalım ülkemizi ilgilendiren en önemli konu yaklaşan tehlike depremdir, keşke Allah fırsat verse de önceden haber alabileceğimiz bir sistem geliştirilse.
Son bir notum olsun: Umarım ben yanılırım.
https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-yaklasan-tehlike-deprem-346.html