Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan, covid salgınının Türkiye’deki etkisini ifade ederken, “Tünelin ucu görünüyor” dedi.
Veriler bu yönde…
Hükümetin salgınla mücadelesinde alınan önlemlerin yanı sıra halkın da bu önlemlere uyması elbette ki çok önemli.
Ancak;
Bu konuda endişelerim var.
Özellikle sokağa çıkma yasağı sonrası Pazartesi ve Salı günleri kameralara yansıyan görüntüler sıkıntı yaratacak türden izlenim bıraktı!
Hiç kuşku yok ki eğer süreç böyle devam ederse tünelin ucu yeniden kapanır!
Bakınız;
Yaklaşık bir hafta önce o günün verilerine bakarak “rehavete kapılmayalım” demiştim.
Şimdi ise bu görüşümü daha yüksek sesle söylemek istiyorum.
“Rehavete kapılmayalım ve alınan önlemlere uymaya devam edelim”
Öte yandan;
Dünya Sağlık Örgütü, salgının bitme noktasından çok uzak olduğunu açıkladı.
Örgüt, aynı zamanda dünyanın kendilerini dinlemediğine de dikkat çekti.
Anlaşılan o ki;
Hastalık zaten kapımızda…
*
Covid 19 salgını ile ilgili bir başka konuya yani çocukların durumuna dikkatinizi çekmek isterim.
İngiltere, çocuklarda salgın haline gelebilecek yeni bir hastalığın baş gösterdiğini, bunun da Covid 19 ile bağlantılı olduğunu açıkladı.
Bence “tüyler ürpertecek” bir açıklama…
Dünya henüz buna tepki vermedi!
Bilim kurulumuz bu konuyu ele alacak mı? Onu da bilmiyorum.
Ancak;
Tüm boyutlarıyla ele alacağını düşünüyorum.
Zira; İngiltere’nin iddiası öylesi yenilir, yutulur cinsten değil.
Göz ardı edersek, Almanya ve İngiltere’nin durumuna düşeriz.
*
Şu siyasetin dilini bir türlü kontrol altına alamıyoruz.
Bakınız;
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın giydiği şapka, bu ülkenin birliği ve bütünlüğü başta olmak üzere her şeyini içine alan şapka.
Ağzından çıkan her söz, bu ülkenin sesidir.
Kim olursa olsun bu ses “akla gelen her sözü” söyleme yetkisine sahip değidir.
Bu durum muhalefet için de geçerlidir.
Karşısında yop yekün etkilendiğimiz, telafisi mümkün olamayan hasarlar bırakan covid 19 salgını ile mücadele ettiğimiz şu son günlerde, adeta başa dönmüş gibi siyaset dili bozulmaya başladı.
Siyaset covid 19 üzerinden büyükşehir belediyeleri kapsamında odaklanırken, muhalefet salgınla mücadelemizi “yok” sayamaz.
Daha doğrusu “muhalefet etmek için” muhalefet olmaz…
*
Bir büyüğüm sosyal hesabım üzerinden “şeytanı” tarif eden bir yazı gönderdi.
Sizinle paylaşmak istedim;
Eşek ağaca bağlıydı. Şeytan geldi ve eşeğin bağını çözdü.
Eşek, komşusunun tarlasına girdi, kuru-yeşil yemeye başladı.
Tarla sahibi çiftçinin karısı eşeği gördü ve tüfeğini çıkararak eşeği öldürdü!
Eşeğin sahibi tüfeğin sesini işitti. Tarlaya geldi ve baktı ki eşek ölmüş.
Sinirlendi, çiftçinin karısının üzerine kurşun boşalttı.
Çiftçi döndü, karısını ölmüş bulunca, tüfeği aldı ve eşeğin sahibini öldürdü.
Eşeğin sahibinin oğlu, babasını ölmüş bulunca silahı aldı ve tarla sahibi ile büyük oğlunu öldürdü…
Haber tarla sahibinin ailesine ulaştı.
Hepsi silahlarını aldılar, eşeğin sahibinin evine hücum ettiler. Evde kim varsa öldürdüler, her tarafı yakıp, yıktılar…
Şeytana soruldu;
“Sen ne yaptın?”
Şeytan dedi ki; “Hiç… Ben sadece eşeği saldım…”
YAZAN: AKAY TURHAN
https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-tunelin-ucu-ve-cocuklar-187.html
Editör: TE Bilisim