Çaycuma'da korkutan yangın! 5 kişi hastanelik oldu! Çaycuma'da korkutan yangın! 5 kişi hastanelik oldu!

Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde annesi sağlık çalışanı olan 8 yaşındaki Erva, yazdığı duygu yüklü mektubu ile birincilik ödülünün sahibi oldu. İlçede yaşayan ikinci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Erva Nazen Şeker, Çaycuma Devlet Hastanesinde yoğun bakım ünitesinde çalışan annesine ve onunla birlikte çalışan sağlık çalışanlarına mektup yazdı. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının işbirliği ile düzenlenen ve okulda duyurusu yapılan "Sağlık Çalışanlarına Vefa" konulu mektup yarışmasına katılan Erva; çocuk Çaycuma 'da birinci oldu. Akabinde il çapındaki yarışmaya hak kazanan Erva Nazen Şeker, Zonguldak'ta da birincilik ödülünü elde etti. Bülent ve Ayda çiftinin küçük kızı Erva Nazen Şeker, küçük yüreğinde ki duygularını şöyle aktardı; "Sağlık çalışanlarının iyi melekler olduğuna ve onlara vefa borcumuzu ödemek için bu mektubu yazmaya karar verdim. Ayrıca annem sağlık çalışanı olduğundan neler hissettiğimi dile getirmek istedim ve yarışmaya katıldım. Çaycuma’da birinci oldum. Aynı mektubumla Zonguldak’ta da güzel bir başarı sergileyerek birinci oldum ve bu plaketi almaya hak kazandım. Mektubumda korona virüs sürecinde nasıl zorluklar yaşadığımızı bahsettim. Özellikle annem ile benim yaşadığım zorlu süreci bahsettim. Ailemden 4 ay uzak kaldım. Okullar açıldığı zaman sağlık çalışanları için vefa konulu mektup yarışması olduğunu duydum. Ve ben bu kadar şeyi yaşadığım için yarışmaya katılmaya karar verdim." Yazdığı duygu yüklü mektupla dikkatlerini üzerine çeken Erva, bununla yetinmeyip babasıyla senaryo yazmaya karar verdi. Biten senaryonun satışından elde edilen geliri sağlık çalışanlarına aktaracaklarını belirten Erva, "Televizyonlarda hep sağlık çalışanlarının ölüm haberini duyuyordum. Aklıma ben gibi sağlık çalışanlarının çocukları geldi ve babamı ikna ederek bir senaryo yazdık. Eğer senaryomuz satılırsa buradan gelecek parayı sağlık çalışanlarına bağışlayacağız" . Baba Bülent Şeker de pandemi döneminde 15 yıl önce yardımına koştuğu lösemili genç için yapılan mücadeleyi anlatan dram tarzında bir film senaryosu yazdıklarını ayrıca diziye de uyarlanabilecek alt başlıklara sahip olduğunu belirtti. Baba Şeker, "Kendi adımıza hiçbir maddi beklentimiz yok. Erva empati yapabilen bir çocuk. Devamlı hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının çocuklarının yerine kendisini koyup onlar ne olacak şimdi diye sorular soruyor. Yarışma için mektubunu yazarken tatlı tatlı sırnaşıp baba sağlık çalışanlarının yakınlarına bağışlayalım mı senaryoyu diye bir isteği oldu. Bir nebzede olsa kaybettiğimiz sağlık çalışanlarına vefa borcumuzu ödemek için Erva ile beraber bir hayal kuralım dedik. Umarım hayalimize Sağlık Bakanımız TRT veya yapımcılar sahip çıkar. Kızımın da ileride çocuklarına gururla anlatabileceği bir hikayesi olur" ifadelerine yer verdi. İşte o mektup: "Günaydın Canım Anneciğim, Biliyorum Covid-19 yoğun bakımdasın. Telefonlarıma yine cevap veremiyorsun. Bulunduğun ortamın olumsuzluklarını birazcık olsun hafifletmek için bu mektubu sana yazıyorum. Umarım okursun, sana moral olurum. Anneciğim, bana arkadaşlarınla  çektirdiğin uzaylı görünümlü fotoğrafı göndermişsin. Babam ile iddiaya girdik. O seni tanıyamadı. Ben ise bana o şefkatle bakan gözlerinden tanıdım seni. O bakışlar duygu yüklüydü. Korku ve endişe vardı içinde. Hatırlar mısın? Covid ilk başladığında eve geldin dokunsam ağlayacaktın. Anne neden o güzel yüzün asık diye sormuştum. Sana doğru sarılmak için koşmuştum, bana yaklaşma dedin. Yemek masasında maske takıyordun. İkimiz de birbirimize üzüntümüzü göstermemeye çalışıyorduk. Bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordun ama ben sadece senin güzel sesini duyuyordum. Kelimelerin hiçbir anlamı yoktu benim için. O gece çok düşündüm beni sevmiyorsun düşündüm. Önce kendinden sonra evimden uzaklaştırdın beni. En azından eğitimimden uzaklaşmadım. Senden uzakken sana yaptığım resimleri atıyordum. Sen bana neden resimde ağız ve burun yok neden hep maskeli çiziyorsun diye sordun. Bende senin o melek yüzünü göremiyorsam hiç kimsenin yüzünü görmek istemiyorum, dedim. Her gün halama geleceğin saati dört gözle bekliyordum. Geldiğinde gözlerin hep dolu dolu oluyordu. Bana belli etmemeye çalışıyordun ama ben kalbinin sesini duyabiliyordum. Sen üzülme anne bunların hepsi beni korumak içindi. Anneciğim, her gün sağlıkçıların ölüm haberlerini duyuyorum. Bizi bırakıp sonsuz uykuya yatacaksın diye çok korkuyordum. Senin adaşın Ayda bebek ümitlerin bittiği anda kurtulmuştu. Sen de Ayda Hemşire olarak ümitsizliğe kapılan bir sürü insana yardımcı olacaksın. Bu hastalığın biteceği günü, sana sımsıkı sarılacağım anı sabırsızlıkla bekliyorum. Anne, biliyor musun? Bugün moralim çok bozuldu. Mahalleden arkadaşlarım ile oyun oynayamıyorum artık. Herkes benden kaçıyor onun annesi hemşire onda korona var, o hemşirenin kızı diyorlar. Adımı bile söylemiyorlar. Hemşirenin kızı kaldı adım ama olsun ben böyle vefalı bir annenin hemşire kızı olmaktan gurur duyuyorum. Babam seni aratmamaya çalışıyor bana. Anne biliyor musun iki öpücük bir kucaklama ile babamı kandırdım. Lösemili genç için yazdığı film senaryosunu korona virüsten ölen sağlık çalışanlarına bağışlayacak. Babam hayalleri olmalı insanın diyor. Biz de bir hayal kurduk babamla, İnşallah senaryomuz filme dönüşür. En azından kaybettiğimiz sağlık çalışanlarına ve de borcumuzu öder anılarda yaşatırız onları. Anne sana moral olmak için mektubumu yazmıştım ama başaramadım sanırım. Şunu anladım ki sadece siz değil bizlerde sağlık çalışanlarının ailesi olarak fedakarlık yapmak zorundayız. Biliyorum bu günler mutlaka geçecek. Yanındaki iş arkadaşlarına selam söylüyorum, onları da çok seviyorum. Sizler verdiğiniz mücadele ile sadece bir gün değil ömür boyu alkışı hak ediyorsunuz. İyi ki varsınız, bizim kahramanımızsınız ve hep öyle kalacaksınız."

Editör: TE Bilisim