İmza Gazetesi Köşe Yazarı Ergin Özkul yazdı...
SELİM ALAN’IN KAÇAK GÜREŞLERİ!
Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, eleştiriler karşısında pek de hoşgörülü bir tavır sergilemiyor gibi.
Eleştiri oklarına maruz kaldığında, güreş terimleriyle ifade edecek olursak, "kaçak güreş" taktiklerine başvuruyor.
Bu durum, kentteki bazı vatandaşlar ve muhalifler tarafından, "Başkanın eleştirilere karşı dayanıklılık antrenmanları yetersiz mi?" sorusunu akla getiriyor.
Öncelikle, şunu belirtmek gerekir ki eleştiri ve sorgulama, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Yani, başkanımızın da bildiği üzere, vatandaşlar ve basın mensupları, belediye yönetiminin icraatlarını sorgulama hakkına sahiptirler. Ve bu sorgulamalar bazen Fevkani Köprüsü'nün üzerinden geçen rant iddialarını içerirken, bazen de Elmas Park'ın maliyetleri veya Lavuar Alanı'nda planlanan otoparkın akıbetini merak ediyor.
Bir yandan, Başkan Alan'ın "59 aydır bu tür kumpas ve tezgahlara göğüs geriyoruz" şeklindeki açıklamaları, bir nevi süper kahraman dayanıklılığı sergilediğini düşündürse de, vatandaşlar asıl mesele olan soruların cevaplarını beklemektedir. Bu noktada, "Vatandaşımızın da ciddiye almamalarını istiyoruz" cümlesi, halkın kendi parasıyla yapılan projeler hakkında bilgi sahibi olma isteğini küçümseyen bir tavır olarak algılanabilir.
Ya başkan sana kim iftira atıyor.
Seni kim böyle yalan haberlerle karalamaya çalışıyor.
Sen değil misin Fevkani Köprüsü’nün yıkımında üzerine atılan suçlamalarla ilgili; “Elinde belge olan Adliyenin yolu orada. Yolu biliyorsunuz” diyen.
Millete adliyenin yolunu göstereceğine sen gitsene!
Böyle isim vermeden bütün gazetecileri zan altında bırakacak açıklamalar sana yakışıyor mu?
Kaçak güreşmek senin gibi babayiğit bir başkana yakışıyor mu?
Ben yakıştıramadım.
Bak 59 aydan beride uğraşıyor musunuz?
Yorma kendini bu kadar sayın başkan!
BİZ DİYORUZ DEĞİRMEN AĞZI BUNLAR DİYOR...
Zonguldak'ın siyasi sahnesinde yaşananlar, artık sadece bizlerin değil, sokaktaki vatandaşın da gözünden kaçmıyor.
Basın aracılığıyla sergilenen oyunlar, gündelik sohbetlerin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda.
Ve işte bu oyunların başrol oyuncularından biri, hiç şüphesiz, Ali Rıza Tığ.
Ali Rıza Tığ, dün yazdıklarını bugün unutmuş bir siyasi yazar olarak sahnede yerini alırken, kendi gazetesinin arşivine gururla göz atıyor.
Gururunun sebebini anlamamak elde değil; çünkü kendi iki yüzlülüğünü ve menfaat odaklı yayıncılığını ortaya çıkaran başka bir kahraman yok. Ve bu konuda ona teşekkür etmek gerekiyor. Pusula Gazetesi'nin arşivi, adeta bir ayna tutuyor ve Ali Rıza Tığ'ın gerçek yüzünü gözler önüne seriyor.
Söz konusu bu durum, "Bir insanın kendi kendine yapabileceğinden daha fazlasını başkası yapamaz" atasözünü akıllara getiriyor.
Ali Rıza Tığ, bu sözün canlı örneği gibi duruyor karşımızda.
Ancak Ali Rıza Tığ sahnede yalnız değil; son zamanlarda onun yamağı da ortaya çıkmış durumda. Kelime dağarcığı yetersiz bu yeni figür, Türkçenin esnek yapısını kullanarak, sıkıştığında ima yoluyla insanlara hakaretler savuruyor.
Reklamcılık mezunu olup sonra "gazeteciyim" diye dolaşan bu arkadaşın durumu, komedi filmlerini aratmıyor.
Elbette bu arkadaşa da kendi diliyle cevap vermek mümkün ama biz asaletimizden ödün vermiyoruz.
Seviye düşürmek yerine yükseltmeye çalışırken, polemiklerin bataklığına saplanmayalım.
Şimdi gelelim asıl meseleye; Ali Rıza Tığ'a sesleniyoruz: "Neden iki yüzlü yayıncılık yapıyorsun?" diye soruyoruz. Dün Ömer Selim Alan hakkında ne dediysen, bugün onun tam tersini iddia ediyorsun. Senin yazdıklarını biz değil, kendi arşivin söylüyor.
Ali Rıza Tığ ise cevap olarak en güçlü arşive sahip olduğundan ve IQ seviyesinin yüksekliğinden bahsediyor.
Allah’ın nasıl yüksek bir IQ by böyle inanılır gibi değil.
Üniversitede yüksek lisans yapmış gibi konuşuyor ama aslında liseyi zar zor bitirdiği ortaya çıkıyor.
Her şeyi bildiğini sanan bu arkadaşın durumu, Zonguldak'ın siyasi arenası için adeta bir "değirmen ağzı" misali.
Biz diyoruz değirmen ağzı gerisini sizler zaten biliyorsunuz.
Sonuç olarak, Zonguldak siyasetinin bu renkli karakterleri, bize bol bol malzeme sunuyor.
Ve biz de onları izlerken kahkahalarımızı tutamıyor aynı zamanda böyle zaman zaman sizlerle paylaşıyoruz.
Ben Ömer Selim Alan’ın yerinde olsam bu iki yüzlü yayıncılıkla beni övmelerini istemem.
Çünkü artık sokaktaki vatandaş bile bunlar övüyorsa vardır “bir bit yeniği” diyor.
Bizden söylemesi!