Wolfsburg - Mainz 05 mücadelesinde diyor ya spiker; ''Kumdan bir kaleniz varsa denizin insafına kalmışsınız'' bizim komple kalemiz yok, deniz de insafa gelmiyor...

Türk halkı olarak ekonomik açıdan zorlu dönemlerden geçtiğimiz bugünlerde herkes birbirini suçluyor lakin çözüm üreten insan sayısı çok az, belki de hiç yok.

İnsanlar maaşlarına gelen zamlara bile sevinemez oldu.

Herkesin işi zor tabiki ama asgari ücrete çalışan vatandaşlar artık ev bile kiralayamıyor. Abartmıyorum artık kiralar o kadar uçtu ki kiralanan evler ev değil, köpek kulübesinden bile beter durumda. Bu cümleyi eleştirecek olanlara istisnalar kaideyi bozmaz diyerek de toparlayayım.

Bunun başlıca sorumlusu hükumet ancak insanlar da hiç mi suç yok diye sormadan edemiyorum...

Ekonomi kötü diyoruz, hükumetin yaptığı hataları belirtiyoruz ancak vatandaşların yaptığı hataları kim söyleyecek? Herkes ekonomi kötü diye bir şeylerin üstünü kapatıyor bizim önce bu sorunu aşabilmemiz lazım.

Deprem oluyor kiraya zam, çadıra zam, yemeğe zam, depremde lazım olan temel ihtiyaç malzemelerine zam.

Virüs oluyor eldivene-maskeye zam, kolonyaya zam.

Asgari ücrete zam geliyor pat ev sahibi kiraya zam yapmış, marketler bir anda etiket güncellemiş, vay efendim fırıncılar Valiliğin kapısına dayanmış.

Farkında mısınız bilmiyorum ama gerçekten asgari ücret yükselse de, afet meydana gelse de biz de zam yapsak diye bekleyen bir kitle var. İşte kumdan bir kaleniz bile yoksa değil denizin insafına kalmak, olmayan dalganın altında ezilir gideriz.

Market, bakkal gibi gıda ticareti yapan iş yerlerinde serbest piyasaya izin verilmemeli, fahiş fiyat çekmeye çalışanlara daha caydırıcı cezalar uygulanmalı. Kiraya fahiş fiyatta zam yapan ev sahibiyle uzlaşmaya gidilmemeli, ev sahibine ağır cezalar kesilmeli. İki farklı markete giriyorum bağımsız fiyatlar mevcut ancak ürünlerin hepsi aynı marka. Basite indirgiyoruz 1 TL zam, 2 TL zam diye bu şekilde 10 günde 10 TL zam yapıyorlar kardeşim.

Hükumet kısmına gelecek olursak eğer gerçekten fahiş fiyatlarla ve açlık sınırı ile mücadele edilmek isteniyorsa önce devletin vergilerden feragat etmesi şarttır. Ortada büyük bir gelir eşitsizliği var. Bir memur ile asgari ücret çalışanı aynı vergiyi veremez, vermesi mümkün değildir.

Vergileri yurtdışından gelen turistlere yüksek tut (Gurbetçilerden bahsetmiyorum), ülkeye girişte dolar/euro/sterlin bozdurmayı şart koş, İngiltere gibi profesyonel spor kulüplerinde maaşları Türk Lirası üzerinden ödeme şartı koş. Bodrum, Muğla, İzmir, Antalya ve benzeri turistik bölgelerde neredeyse kimse Türk Lirası harcamıyor.

Esnaflar ödemeleri Euro/Dolar/Sterlin üzerinden alıyor çünkü bilmeyen turisti dolandırma fırsatı var ve yine burada işin içerisine art niyet giriyor. Halbuki Euro/Sterlin/Dolar yerine Türk Lirası zorunlu kılınsa hem döviz kazanırsın, hem turistler açısından güvenilirliğin artar, hem de ekonomine katkısı olur. Şu anda bulunduğumuz süreç sadece bölge esnafının insanları daha rahat dolandırabilmesinden başka bir şeye yaramıyor.

Bu çözüm ekonomiyi kökünden düzeltir mi? Düzeltmez. Bunun daha ihracat kısımları var ancak işe yaramaz da denilemez.

Velhasıl kelam vergileri doğru yerlerden almak lazım, dışarıdan ülkeye giriş yapan insanlara temel zorunluluklar getirmemiz lazım aksi halde bozuk plak dönmez sadece olduğu yerde tekler.