Şu günlerde okumakta olduğum bir kitap var; “If Mayors Ruled the World – Dünyayı Belediye Başkanları Yönetseydi”. Yazarı Benjamin R. Barber...
Yazar kitabın ilk sayfalarında bir soru yöneltiyor: “Şehirler dünyayı kurtarabilir mi?”
Cevabı da kendisi veriyor: “Evet inanıyorum, kurtarabilir.”
Yazara göre insanlığın uygarlık ve demokrasi hikayesi şehirlerde – polis – başlamış ve küreselleşen dünyanın demokrasi umudu yine şehirler olacak. Çünkü şehirler üreticiliğimizin kuluçkahanesi, üreticilik ise demokrasinin itici gücü. Şehirlilik, doğamız olsa da olmasa da geçmişimiz şehirlere dayalı. İyi ya da kötü, şans eseri ya da planlı; nasıl yaşayacağımızın, nasıl çalışacağımızın, nasıl zaman geçireceğimizin belirlendiği yer.
Devrekli vatandaşların şehriyle ilgili beklentileri zaman içerisinde değişmiştir. 70’li, 80’lı yıllardaki beklentiler ile bugünküler arasında dağlar kadar fark vardır.
O yıllarda şehirlerin alt yapısını geliştirme gibi daha az karmaşık, daha fiziki konular önemsenirken bugün çok daha karmaşık, fiziki olmayan konular önem kazanmış durumda. Şehir yönetiminde beklentiler de benzer düzeyde artmış ve daha karmaşık hale gelmiş durumda.
Bir zamanlar otomobiller için geniş caddeler, bulvarlar inşa etmek önemliyken şimdi şehirleri yayalaştırmak, araç giriş-çıkışlarını sınırlamak önemli. Sağlık ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler yer değiştirmeyi, göç etmeyi önemli ölçüde etkilemekte. İnsan hareketindeki dalgalanmalar şehirleri zorlamakta, yormakta.
Ekonomik sıkıntılar ve belki de yaklaşan genel seçim hayhuyu arasında şehirlerimizin geleceğini etkileyecek ilerlemelerin ötelenmesi endişesini taşımaktayım. Şehirlerde refah oluşturma fırsatlarının geliştirilmesi üretici – yenilikçi, yükte hafif pahada ağır işkollarının yüreklendirilmesi ve desteklenmesi, dışarıdan ve doğrudan yeni nesil oluşturmanın cezbedilmesi, ziyaret nedenlerinin kıymetlendirilmesi ve ziyaretçi profilinin en iyileştirilmesi gibi şehrin gelecek on yıllarını etkileyecek konuların önemini ve gündemdeki yerini kaybetmemesi için tüm çabayı harcamalıyız.
Geçmişimiz gibi geleceğimiz de şehirlerde!