University of Leuven’da arkeolojik kimya çalışmaları yürüten Benjamin Fuller, “O eski ‘Ne yersen osun’ deyimi, burada tamamen gerçek” diyor. 

Benjamin Fuller, "stabil izotop oranı analizi" tekniğiyle antik dönemde insanların gerçekten hangi gıdaları tükettiğinin saptanabildiğini belirtiyor. 

Araştırmacılar bu tekniği, Suriye’de bulunan Tell Tweini’de arkeolojik izotop ölçümlerini değerlendirebilecekleri geniş bir veri kümesi üzerinde kullandı. Tell Tweini, Cebele kentinde yer alan antik bir kasaba. Tunç ve Demir çağlarında hüküm süren Ugarit Krallığı’nın ana limanı olarak bilinmekte. 

Veri kümesi, M.Ö. 2600-333 yılları arasına ait 410 bitki tohumunun yanı sıra 16 insan ve 210 hayvan kemiğinden oluşuyor. 

Bu çerçevede, insan kalıntılarında ölçülen görece düşük seviyede nitrojen-15 izotopu, Tell Tweini sakinlerinin az et tükettiklerine işaret ediyor. Bu da bahse konu insanların, hayvanları genelde süt ve yün elde etmek ya da çalışmak için ehlilleştirdikleri anlamına geliyor. 

Özellikle M.Ö. 2000 ila 1600 yılları arasında, bölge sakinlerinin çoğunlukla tam tahıllar ile başta üzüm ve zeytin olmak üzere meyve ve sebze tükettiği saptandı. 

Fuller ve ekibi çalışmalarında, “İnsanların beslenme şekli, bugün Akdeniz diyeti olarak adlandırılan ve buğday-arpa ekmeği, zeytin, üzüm, baklagil, süt ürünleri ve düşük miktarda et tüketimine dayanan bir diyetten oluşuyordu” değerlendirmesine yer veriyor. 

PLOS ONE’da yayınlanan çalışmada, dönemin insanlarının ağırlıklı olarak sebze tüketmesinin zorunluluktan kaynaklanmasına rağmen bu kişilerin et, sebze, tahıl ve meyve tüketimindeki oranların günümüzde hala hem insan sağlığı hem de çevre için en faydalı seçenek olduğunun kanıtlandığının altı çizilmekte. 

Hayvan gübresi kullanımı saptandı 

Korunmuş tohum kalıntılarında tespit edilen yüksek seviyelerde karbon-13 izotopu ise, tarihi bölgede eskiden yetiştirilen tarım ürünlerinin iyi bakıldığını ve güzel sulandığını gösteriyor. Hatta bitkilerde nitrojen-15 izotopunun yüksek seviyelerde saptanması hayvan gübresi kullanımına işaret ediyor. 

O dönem yaşayan Tell Tweini insanlarının beslenme şeklinin bugünkü Akdeniz diyetinden ayrıldığı bir diğer nokta ise, deniz mahsulü tüketimi… Deniz kıyısına 2 kilometre uzaklıkta konumlanmasına ve bölgede geniş balık çeşitliliği bulunmasına rağmen Tunç Çağı’nın orta dönemlerinde Tell Tweini’deki insanlar ne denizden ne de diğer su kaynaklarından balık yiyorlardı. 

Antik çağda yaşayan bu insanların kendilerine yetecek kadar tarım ürünü üretebilmeleri de topraklarının gayet bereketli olduğu sonucuna varmamızı sağlıyor. Bunun da bölgenin zeytinyağı üretimiyle bilinmesinin yakından ilgisi var. 

BİK Genel Müdürü Uyardı...Şablon Gazetecilik Yerel Basını Bitirebilir! BİK Genel Müdürü Uyardı...Şablon Gazetecilik Yerel Basını Bitirebilir!

Çalışma sonuçlarında, “Kazılar zeytinyağı üretiminin Tell Tweini’nin temel ekonomik faaliyeti olduğunu gösteriyor ve Demir Çağı’nda bu üretimle ilgili tesisler her evde bulunabilir” ifadesi yer alıyor. 

Kıtlıktan dolayı çöktü 
Fakat M.Ö. 1200’den kısa bir süre sonra Ugarit çöktü. Krallığının çöküşünün nedeni, mahsul bereketsizliği, toplumsal huzursuzluk ve kıtlık olarak ifade ediliyor. Ancak Tell Tweini'nin zeytinyağı üretimine dair işaretler, kısa süre sonra bitki izotoplarında herhangi bir stres belirtisi olmadan yeniden ortaya çıktı. 

Araştırma sonuçlarında bu konuya dair şu değerlendirme yer alıyor: 

"Bölge halkının bu süre zarfında kuraklıkla çok iyi başa çıktığı sonucuna varabiliriz. Hatta birçok durumda, başka yerlerde yaşayan çağdaşlarından daha iyilerdi..."

Çalışmanın önemli bir diğer sonucu ise, Akdeniz tarzı beslenme şeklinin insanlığın binlerce yıl boyunca hayatta kalmasını sağladığını göstermesi… Fakat göz ardı edilmemesi gereken bir unsur daha var: Bu beslenme tarzı, görece istikrarlı iklime sahip bereketli topraklarda ortaya çıktı! 

Editör: Emre Sürücü