Ülkemiz ve bölgemiz son yıllarda ve son günlerde yeni yeni müjdeli haberlerle geleceğe daha emin ve ümitli bakıyor. 2002 öncesi ülkemizin ve bölgemizin gündemini iyice hatırlayalım. Ülkemin ekonomiden sorumlu İMF‘ nin atadığı ithal bakanı ile yönetilen bir ülke ve demeçleri “Deniz bitti memurların ve emeklilerin maaşları ödenemeyebilir”şeklindeydi. Arkasından acilen deprem gerekçesi ile deprem vergileri toplanıp ödemelerin yapıldığı ülkem. İşcilerinden ve memurlarından çeşitli kılıflarla(Nema, Konut fonu gibi) yapılan kesintilerle ayakta durmaya çalışan ülkem. Yeterli silah ve mühimmatı yok, dışarısıda vermiyor.Bu nedenle teröristleri dışarıda takip edip yok etmeyi bir kenara bırak, kendi sınırlarında bile takip edemeyen ülkem. Ülke sınırları içindende etkisiz hale getiremediği için neredeyse ülkemin Doğu ve Güney doğusunda kurtarılmış özerk bölgeler ilan edecek kadar teröristlerin fütursuzlaştığı ülkem. Hastaların tedavi için değil muayene için bile kuyruklarda öldüğü ülkem. Şansına muayene olduysa, ilaç için kuyruklarda ve muadilini bulma için torpil peşinde ömür tüketenlerin ümitsizce yaşamaya çalıştığı ülkem. İşte böyle bir ülkede her geçen gün iyice ümidini kaybeden bölgem. Grev ve yürüyüşlerde öncülük eden ahlaksız Sendikacılar ve Siyasilerin kitlelere söylettiği sloganları ile özdeşleştirilen bölgem, Madenlerin kapatılması kararlaştırılmış,emeklilerin köyü haline gelmesi kararı alınmış bölgem. Köylerin neredeyse üçte ikisi göç etmiş. Eskiden gurbetçiye vatan şimdi ise çocukları gurbetlerde ekmek arayan bölgem. Son günlerde çaresizlikten gurbetlerde kalan ve hala gurbete gitmemekte direnen her vatandaşı tekrar ümitlenmiş olan bölgem. Ülkemdeki müjdeler geldikçe, bölgemizdeki müjdelerinde arttığını görerek ümitlerini ve heyecanını arttıran bölgem. 2002 ‘den sonra bölgenin yollarının tamamlanabilmesi, madenlerin kapanması kararının kaldırılıp, modern teknoloji yatırımı ve kısmi işçi alımları yapılabilen,özel madenciliğinde teşvik edildiği bölgem. Böceklere ve çekirgelere teslim olmuş durumda olan, resmen dökülen hastanelerin, artık yüz akı durumuna gelmiş, muayene, tedavi ve ilaç için günlerce artık sıra beklenmeyen bölgem. Karayollarından sonra demiryollarınında iyileşmeye başladığı ve hızlı trene yakında ulaşacağına ümitlenmiş, çalışabilen havayoluna her türlü yol kesicilere rağmen kavuşmak üzere olan bölgem. İkinci Abdülhamit Han’ın rüyası olan ancak geçmişte hep gözardı edilmiş olan, Filyos Limanı ve Sanayi Bölgesi Cumhurbaşkanımızın ısrarlı takibi ile bitmek üzere olan bölgem. Filyos’a ulaşımı zor olan bölgemin ulaşımını çok kolay edecek MİTHATPAŞA TÜNEL’LERİNİN bitmek üzere olduğu,bittiğinde yarım saatte ulaşılabilen Kilimli ile ve ilerisindeki Filyos’a on dakikada ulaşabilecek bir bölgem, Ereğli açıklarında UZUNMEHMED’in kömür keşfine benzer doğalgazın keşfinin yapıldığı bölgem. Bu tünellerin tamamlanması ile Zonguldak,Kilimli,Filyos ve Çaycuma bölgesinin ulaşımının kısalacak. Hava alanının faal kalması, demiryolunun iyileştirilmesi ve Filyos limanın işlerliği ile bölge yatırımcı için çok avantajlı hale gelecek. Sonucunda ise istihdam artacak, Bölge tekrar göç almaya başlayarak, tekrar yatırımlarda cazibe merkezi olacak ve gurbettekilerin iş umudu olacak bölgem. Ülkemizi 2002 deki iflas dönemine getirenlerin hiç sesinin çıkmaması lazım iken, her şey unutuldu zannı ve gençlerin geçmişi bilmemesinden istifade edilerek, JOE BİDEN organizasyonu ile muhalefet yeniden parlatılıp ERDOĞAN’IN karşısına çıkarılmaya çalışılıyor. Bölgemde bu saydığım hizmetin birini bile yapmamış ama bir sabunla efsane yapılmış isimler olduğunu biliyoruz. Günümüzde bölgemizdeki yerel siyasilerden maalesef hiç hizmet almamasına, yerel siyasete soyunanların şahsi ikballerini bölgemizin ikbalinin önünde tutmalarına rağmen, Cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ısrarlı takipleri ile ülkem ile beraber bölgemizde kabuğunu kırmaya çalışıyor, halkımızda makus tarihinin değişeceğine inanmaya başladı. Bir sabunla yıllarca efsane yapılan Bülent Ecevit’e sahip çıkılmasını düşününce........ ERDOĞAN’A bizim yediden yetmişe sahiplenmemiz gerekmiyor mu ? Terkedilmiş köy olması uygun bulunan bölgemi tekrar cazibe merkezi yapmak üzere olan RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A sahip çıkmak hepimizin üzerine düşen borç değil mi ? Şahsi çıkarlarımızdan doğan hırsları bir kenara koyup, Takım tutar gibi parti tutmayı artık bırakıp, Eski fosilleşmiş solculuk(ABD’nin emrindeki) anlayışını bırakıp, JOE BİDEN’in talimatları ve yerli işbirlikçileri ile RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I ötekileştirilmesinde kullanılmayı bırakıp, Ülkeme ve bölgemize hizmete aşık olan RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A sahip çıkmayı İSTİKBAL ve İSTİKLAL’imize sahip çıkmak olarak görmeliyiz. Çocuklarımıza Lider, Tam Bağımsız ve Müreffeh bir ülke bırakmak için RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A sahip çıkmaya bu milletin mensupları olarak mecburuz. https://www.imzagazetesi.com.tr/yazar-biz-niye-ne-icin-mecburuz-305.html