Zonguldak'ta Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) yapmış olduğu ön seçimde 700 oy alarak birinci çıkan adayı Tahsin Erdem, sahaya indi!
Ön seçim sürecindeki başarısı ve partisinin gösterdiği güçlü duruş, Erdem'i rakiplerinin önünde bir adım öne taşıdı.
Seçimden önceki bu tahminlerim, bazı çıkar odaklarını rahatsız etse de, gerçekleşen oylar ve Erdem'in sahaya inmesiyle doğruluk kazandı.
CHP'nin Zonguldak Belediye Başkan adayı Tahsin Erdem, ön seçimde elde ettiği başarıyı, şimdi Zonguldak'ın dört bir yanında milletle buluşturacak.
Partisinin 2019'daki seçim sonuçlarından ders çıkaran CHP, Erdem liderliğinde bu sefer daha da güçlü ve hazır bir şekilde seçimlere girecek gibi görünüyor.
Ak Parti'nin henüz Zonguldak Belediye Başkan adayını belirleyememesi, CHP'nin bu dönemde işi sıkı tutarak avantaj sağlamasına olanak tanısa da Ak Parti 18 Ocak’ta Özcan Ulupınar ismini açıklarsa Zonguldak’ta kıyasıya bir yarış olacaktır.
Mevcut Başkan Ömer Selim Alan’ın Tahsin Erdem karşısında pek bir şansı olacağını zannetmiyorum. Yapılan anketlerde bunu gösteriyor.
Tahsin Erdem ve Özcan Ulupınar arasında geçecek bir yarış Zonguldak’a demokrasi şöleni yaşatabilir.
Çünkü Zonguldak halkı artık kibirden uzak, yüksek tepeden bakan gözlerden sıkıldı.
Çünkü Zonguldaklı kendi derdini dert bilecek, yeri geldiğinde kucaklayacak bir belediye başkanı istiyor.
ADALETSİZ BÜYÜYEN MAKAS!
Ülkemizin emeklileri ve asgari ücretlileri, hayatlarını sürdürebilmek adına her geçen gün artan mali zorluklarla karşı karşıya kalıyor.
Son açıklanan zam oranları, emekli maaşları ile asgari ücret arasındaki uçurumu bir kez daha gözler önüne serdi.
Adalet duygusunu zedelercesine, emeklilerin yaşam standartları ile asgari ücretliler arasındaki uçurum giderek arttı.
SSK ve Bağkur emeklilerine verilen zam oranı yüzde 37,6 iken, bu oranın yüzde 5 daha artırılarak yüzde 42,6'ya yükseltilmesi, ilk bakışta olumlu bir adım gibi görünebilir.
Ancak, asgari ücret zam oranının yüzde 49 olarak açıklanması, bu oranların adaletsiz bir dağılıma işaret ediyor.
En düşük emekli maaşının 10 bin lira olarak belirlenmiş olması ise, asgari ücretle çalışanların karşısında çığ gibi büyüyen bir uçurumu ortaya koymaktadır.
Bu adaletsizlik sadece sayılarla değil, aynı zamanda yaşamları ve geçmişleriyle de ölçülebilir.
2018 yılında emekli maaşı 1300 TL olan bir birey ile asgari ücret arasındaki 300 TL'lik fark, günümüzde aynı kişinin maaşıyla asgari ücretli arasında tam 7 bin liraya ulaşmış durumda.
Bu durum, emeklilerin geçim sıkıntılarını daha da artırarak, onları mağdur eden bir gerçekliğe dönüşüyor.
Vurgulanması gereken bir başka nokta ise, emeklilerin toplumun belirli bir kesimini oluşturduğu gerçeğidir.
Emekliler, ülkemizin kalkınmasına katkı sağlamış bireylerdir ve hak ettikleri değeri görmelidirler.
Adaletli bir sosyal politikanın temelinde, tüm kesimlerin yaşam standartlarını artırmak ve aralarındaki uçurumu kapatmak yatar.
Sonuç olarak, emekli maaşları ve asgari ücret arasındaki bu büyük uçurum, toplumsal adaletin temelini sarsmaktadır.
Bu adaletsizliğe karşı duyarlılık göstermek ve bu konuda gerekli adımları atmak, sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.