ZONGULDAK

Zonguldak yoksullaşıyor!

Madem Meclisi Odası önceki Dönem Genel Başkanı Mehmet Torun, "Türkiye'de maden üreten Artvin, Bayburt ve Zonguldak'ın her geçen gün yoksullaştığına dikkat çekti .

Abone Ol

Zonguldak maden mühendisi odasında düzenlenen panelde konuşalım Mehmet torun, ""Zonguldak'ta Kentte yine bir şekilde kömür üretilmekte ancak kamu kurumu küçüldükçe üretimi özel şirketler yapmakta, termik santraller Özel şahıslarca işletilmekte. Özelleştirmelerin bölgeye hiçbir yararı olmamakta ve kent halkı yoksullukla boğuşmakta" ifadesini kullandı.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Binası’nda “Sömürge Madenciliği Bağlamında Yoksullaşan Kentler.” konulu söyleşi düzenlendi.

Söyleşide, Maden Mühendisleri Odası’nın önceki dönem Genel Başkanı Mehmet Torun ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) öğretim üyesi Sadık Kılıç, katılımcılara, sömürge madenciliği uygulamalarıyla yoksullaşan kentlerin tarihsel ve güncel boyutları aktarıdılar.
Söyleşinin moderatörlüğünü TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Yönetim Kurulu Başkan Erdoğan kaymakçı yaptı .
Söyleşiye katılım yoğun oldu. 

MEHMET TORUNDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR 
Madem Meclisi Odası önceki Dönem Genel Başkanı Mehmet Torun, "Türkiye'de maden üreten Artvin, Bayburt ve Zonguldak'ın her geçen gün yoksullaştığına dikkat çekerek şunları söyledi;

Madenler; milyonlarca yılda oluşan, tüketildiğinde yerine
konulamayan, hiçbir kişi ve zümrenin emeği olmayan,
doğanın insanlıiğa sunduğu ortak değerlerdir.

Bu ortak değerlerin insanlığın gelişmesi ve refahi için
kullanılması gerekirken kapitalist sistem içinde bir ticari meta olarak değerlendirilmiş ve küçük bir zümrenin malı haline
dönüştürülmüştür.
Sinıflı toplumlarda sermaye sinıfı; her türlü değere el koyduğu gibi doğal kaynakların da kendi yararı doğrultusunda
değerlendirmekte, ortak müştereklere (madenler, ormanlar, dereler, meralar vb.) el koyarak çıkarı için kullanmaktadır.

Emperyalizmin bir türü olan sömürgeciliğin en temel varlıik nedenleri arasında yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin
sömürülmesi vardır. Söz konusu zenginlikler arasında ilk sırayı ise her zaman maden kaynaklarn almıştır.

Gelişmenin sürdürülebilmesi için mineral kaynaklara olan
bağımlılık ve bu kaynakların dünya üzerindeki eşitsiz
dağılımı, geri kalmış ya da az gelişmiş ülkelerdeki madenlerin ekonomik ve askeri bakımdan daha güçlü ülkeler tarafından sömürülmesi sonucunu doğurmuştur.

Dolayısıyla, madenler, dünyanın emperyalizme açılmasıinda
öncü rolü oynadılar ve aynı zamanda çok da etkili oldular. Bir ülkenin maden rezervleri açısından zengin olması avantaj
gibi görünse de tek başına o ülkenin kalkınması için yeterli
değildir. Hatta emperyalist ülkelerin av sahası olma ihtimali
bir dezavantaj olablir. Yakın tarihimizde bölgemizde yaşanan ve yaşanmakta olan olaylar bunun açık göstergesidir.

Afrika'nın zengin maden kaynakları, bu kıtanın sömürgeleştirilme tarihinde önemli bir yer tuttu. Güney
Afrika'nın altın, elmas, uranyum, manganez, kobalt, krom,demir, bakır, platin ve kömürü İngiliz ve Hollandalı
sömügeciler tarafından, Gana'nın altın, elmas ve boksit
rezervleri, Zambiya'nın bakır, kobalt ve kömürü, Angola,
Rodezya ve Sierra Leone'nin elmasları ingilizler tarafindan
Avrupa'ya taşındı. Ingiliz emperyalistler, elmas endüstrisi
Üzerinde tekel kurdu.

YENİ SÖMÜRGECİLİK
Klasik sömürgecilik dönemi sona erdi ama Yeni Sömürgecilik çağında, eski ya da yeni sömürgeci güçler (hem ulus devletler hem de ulus ötesi şirketler) sömürü düzenini yeni yöntemlerle sürdürmeyi başardılar. Gelişmiş ekonomiler, az gelişmiş
ya da gelişmekte olan ülkelerdeki mineral kaynaklarını -o ülkelerdeki ucuz işgücünü
de kullanarak- çok düşük maliyetlerle kendi ülkelerinin çıkarlarn için tüketmeye
devam ettiler.

Maden kaynaklarının sömürüsüne yönelik olarak kullanılan yeni yöntemlerin içinde; hükümetlere doğrudan büyük miktarlarda rüşvetler teklif etmek, çeşitli şekillerde
kontrol edilebilecek yandaş rejimlerin kurulmasını sağlamak ve bazen de iç çatışmalara müdahale etmek bulunmakta. Ancak, bu defa -klasik sömürgecilikten farklı olarak- egemenliğin -askeri yöntemlerle- doğrudan ele geçirilmesi değil ama yeni bağımsIz devletlerin ekonomik, mali, ticari, politik ve kültürel araçlarla dolaylı kontrolü daha fazla tercih edildi. Bu amaçla, Uluslararası Para Fonu (IMF) ya da
Dünya Bankası gibi küresel ve çok taraflı kurumlar da etkin olarak kullanıldı.

Bu yeni sömürgecilik biçiminde, diş yardımlar ve/veya yabancı yatırımlar karşıliğıinda az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere ekonomik ve mali koşullar dayatıldı, hegemonik siyasi ve kültürel kontrol mümkün olabildi. Kitle iletişim araçlarının da yoğun şekilde
kullanıldiğı bu süreçte, aynı zamanda, toplumun politik, dini, ideolojik ve kütürel alan larına da müdahale edildi, örgütlü işgücü aşındırıldı.

Gelişmemiş ya da gelişmekte olan pek çok ülkenin kalkınma planları binlerce kilometre ötede, New York ya da Londra'daki kurumların koridorlarında yapıldı. Bu ülkelere, Batılı şirket ve bankalara kapıların sonuna kadar açılması şart koşuldu.

Ancak, pek çok durumda, Batildan gelen kredi, hibe ve yardımlarin çoğu, halka ulaşmadan küçük bir azınlık sınıf arasında buharlaşıp gitti. Bu sömürü, ciddi anlamda çevresel sorunlara, emek sömürüsüne ve yoksulluğa yol açarak insani sorunları daha da büyüttü.

YOKSULLAŞAN MADENCİ KENTLERİ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İ| Bazında Gayrisafi Yurt
Içi Hasıla 2023' raporunu kamuoyu ile paylaştı. 
Rapora göre, Gayri safi Yurt lçi Hasıla'nın (GSYH) azalış gösterdiği yani
yoksullaşan iller siralanmış. Yoksullaşan iller sırasıyla;
1. Artvin
2. Bayburt
3. Zonguldak.. 
diye siralanmış.

Bu illerin başında maden üretilen kentlerin olması ilginç.

Zonguldak, 1960-70'li yıllarda gelişmişlik ve sosyal yaşam açısından ülkemizin önde gelen kentlerinden biri iken bugün geldiği durum oldukça düşündürücü. O yllarda 40 bin
çalışanıyla, kurumun okullarıyla, hastanesi, liman, ekonoması (alışveriş merkezleri), sinemaları, tenis kortlar, sosyal tesisleriyle tipik bir Avrupa kentiyken bugün düşürüldüğü nokta düşündürücü.

Kentte yine bir şekilde kömür üretilmekte ancak kamu kurumu küçüldükçe üretimi özel şirketler yapmakta, termik santraller Özel şahıslarca işletilmekte. Özelleştirmelerin bölgeye hiçbir yararı olmamakta ve kent halkı yoksullukla boğuşmakta.

BÖLGEDE MADEN RUHSATI DAĞILIMI
Karadeniz bölgesi, jeolojik olarak polimetal kuşağındadır. Altin, gümüş, bakır, kurşun-çinko genellikle birlikte bulunur.
Bu nedenle bölgenin tamamına yakın bölümü madencilik açısından ruhsatlandırılmiştır. Ruhsat sahipleri, yabancı şirketler ve yerli işbirlikçilerdir. Çok uluslu şirketler, işlerini daha rahat görmek için iktidara yakın şirketlerle ortaklık yaparlar.