Zonguldak Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Özkaya "5 Aralık 1934 “Türk Kadınına Seçme Seçilme Hakkının Verilmesi” yle ilgili yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
"1930 yılından itibaren çıkartılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma, ihtiyar meclisine seçilme hakkını elde eden kadınlarımız; 5 Aralık 1934’ de Anayasamızda ve Seçim Kanununda yapılan değişikliklerle milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuşmuşlardır. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden birisidir.
Bir çok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme seçilme hakkı tanınmasına rağmen yıllar içinde kadınımızın aktif siyaset içinde yeterince temsil edilmediği; bu hususun tespit edilerek, bu konuda
Anayasa’da, siyasi partiler ve seçim yasalarında, parti tüzüklerinde, kadınların seçilme hakkı konusunda pozitif düzenlemelerin yapılmadığını göstermektedir.
Mustafa Kemal Atatürk, 1925'te Kastamonu'da yaptığı konuşmada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.”
Atatürk bu konuşma ile kadın-erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyar.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarından aldığımız bu feyiz ile kadının siyasal yaşama aktif katılımını sağlamak adına öncelikle kadın-erkek eşitliği temel ilkesinin,
yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin
okul öncesi eğitimden başlayarak çocuklarımızın eğitim ve öğretim hayatında, akabinde toplumun tümünde, kurum ve kuruluşlarında fiili olarak hayata geçirilerek sağlanması ülkemizin ilerlemesi açısından zorunludur.
BİZ NÜFUSUN YARISIYIZ, nüfusun yarısını oluşturan kadınların ülkemizin karar alma mekanizmalarında ve mecliste eşit sayıda yer almasını istiyoruz.
Kadın yalnızca bir anne, eş veya ev işlerinde çalışan bir birey olarak değil, aynı zamanda toplumun kalkınmasında etkin bir rol oynayan birey olarak görülmelidir.
Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar karar alma mekanizmalarında yeterince temsil edilmiyorsa, bu sistem tam anlamıyla demokratik olarak nitelendirilemez.
Seçme ve seçilme hakkı olan kadınlar, sadece kendi hayatlarını değil, toplumları, ülkeleri ve nihayetinde dünyayı dönüştürme gücüne sahiptir.
Kadınların sesi, karar alma süreçlerinde daha güçlü bir yer bulduğunda, sadece eşitlik değil, daha adil, sürdürülebilir ve insan odaklı bir dünya yaratmak mümkün olur.
Kadın – erkek eşitliğini sağlayacak, kız çocuklarının kesintisiz eğitim yapmasına olanak sağlayacak, kadın istihdamını artıracak bir dizi yasanın çıkartılması,
yine erken yaşta evlenmelerin, kadının şiddet, taciz görmesine engel olacak eğitimlerin verilmesi ve yasaların buna göre düzenlenmesi gereklidir.
Bu yasaların çıkartılmasında meclisteki kadın milletvekilllerinin katkısının çok daha etkin olması gerekmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk, "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" sözleriyle, toplum içinde kadınlara verdiği değeri her fırsatta dile getirdi.
TÜM SİYASİ PARTİLERE SESLENİYORUZ;
5 ARALIK 1934 YILINDA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN YAKTIĞI BU MEŞALEYİ BİR ADIM ÖNE GÖTÜRMEK VE İLERLETMEK ADINA;
Türkiyenin onayladığı uluslararası sözleşmelerden Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW ) 4. maddesi kapsamında; yer alan taahhüdün yerine getirilmesini,
eşitlik sağlanıncaya kadar pozitif ayrımcılık yükümü gereği de eşit temsil hakkı somut olarak da sağlanmalıdır.
Bunun için ise, öncelikli olarak cinsiyet kotasına tüm parti tüzüklerinde yeterli oranda mutlaka yer verilmeli, kadınlar her yerde seçilebilir sırada yer alabilmelidir.
“EŞİT TEMSİL İÇİN ÖZEL ÖNLEM ALINMASINI”
Anayasa’da, siyasi partiler ve seçim yasalarında, parti tüzüklerinde, seçilme hakkımızı yaşama geçirmek üzere her bir cinsiyete en az %40 temsil hakkı getiren değişikliğin gecikmeksizin yapılmasını bekliyoruz.
( CEDAW İlk dört bölüm kadın haklarına yönelik ihlallerle mücadeleye ve bu ihlalleri önlemeye, kadınların siyasal, yasal ve medeni haklarının ve bunlarla birlikte sosyal ve ekonomik haklarının sağlanması ve sağlıklarının korunmasına ayrılmıştır.)"