Teknoloji dünyasının son trendi olan yapay zekâ bu defa da ideal erkek ve kadını tanımladı. Sosyal medya sitelerinde güzel olarak tasvir edilen milyarlarca görüntüyü temel alan yapay zekâ araçları “mükemmel” erkek ve kadını oluşturdu.
Daha önce moda endüstrisinde de ürünleri pazarlamak için kullanılan yapay zekâ, bu defa da bir proje kapsamında mükemmel olarak adlandırılan kadın ve erkeği oluşturuyor.
Geçtiğimiz aylarda Levi’s, gerçeğe yakın modeller oluşturmak için bilgisayar programları kullanan tamamen yapay zekâ bir modelleme ajansıyla iş birliği yapmış ve mart ayında da Singapur Vogue’un kapağı için yapay zekâ tarafından oluşturulan üç kadın model kullanılmıştı. Bu defa da bir araştırma kapsamında yapay zekâ bir kadın ve erkek oluşturdu.
SOSYAL MEDYA FİLTRELERİNİN ETKİSİ
Bir yeme bozukluğu farkındalık grubu olan Bulimia Projesi’nin öncülük ettiği çalışmada araştırmacılar; en çok beğenilen kadınların sarı saçlı, kahverengi gözlü ve ince bir vücut yapısına sahip olduklarını, erkeklerin ise elmacık kemikleri ve vücut kasları belirgin bir yapıya olduklarını gördü.
Bulimia Projesi, “mükemmel” görüntüyü ortaya çıkarmak için Dall-E 2, Stable Diffusion ve Midjourney gibi yapay zekâ görüntü oluşturucularını kullandı. Ayrıca yapay zekânın, beğenilen görüntülerin yanı sıra bu görüntülere bırakılan yorumları da baz aldığı belirtildi.
Elde edilen görüntülerde sosyal medyada var olan filtrelerin önemli bir etkiye sahip olduğu görüldü. Bulimia Projesi, yapay zekâ ile yaratılan görüntülerden sonra raporunda şu sonuca varıyor: “Instagram ve Snapchat filtreleri çağında, hiç kimse makul bir şekilde sosyal medya tarafından belirlenen fiziksel standartlara ulaşamaz.”
GENÇ NESİLDE FİLTRELERİN ETKİSİ ÇOK FAZLA
Florida’da Bulimia Projesi çalışmasına yardımcı olan gazeteci James Campigotto, çalışmanın amacının; yapay zekânın önyargılarını, tehlikelerini ve sosyal medyanın gücünü keşfetmek olduğunu söyledi. Campigotto, özellikle genç nesilde filtrelerin etkisinin çok daha fazla olduğunu söyledi.
Montreal Üniversitesi’nde 2019 yılında yapılan bir araştırma da uzun süreli sosyal medya kullanımının vücut imajı üzerindeki zararlı etkilerini ortaya çıkarmıştı. Araştırmalara göre; gençler internette günde ortalama dokuz saat geçiriyor. Üstelik bu süre arttıkça yine gençler arasındaki depresyonun da rekor seviyelere ulaştığının görülmesi dikkat çekti.
Dört yıl boyunca araştırma ekibi, lise yılları boyunca 12 ila 16 yaşları arasındaki 4 bin genci takip etti ve gençlerin her yıl sosyal medyada ve televizyon izleyerek daha fazla zaman harcadıkları görüldü. Ayrıca her geçen yıl da daha fazla depresyon belirtisi gösterdikleri gözlemlendi.
DEPRESYON VE İNTİHAR VAKALARI GENÇLER ARASINDA ARTTI
Sosyal medya ve tasvir ettiği güzellik anlayışı, pandemiden önce bile gençler arasında depresyon ve buna bağlı intiharlardaki artışın nedeni olarak görülüyor. ABD’de 15 ila 24 yaş arasındakilerin ölüm nedeni olarak ikinci sırada intihar bulunuyor.
National Alliance on Mental Illness’a göre, lise öğrencilerinin yaklaşık yüzde 20’si ciddi intihar düşünceleri bildiriyor ve yüzde 9’u canlarına kıyma girişiminde bulunuyor.