Birileri gibi çıkar çatışması değil bizim zıtlaşmamız!
Memlekete hizmet kavgası, ülke sevdası!
Muhabbetimizin çok ilerlediği şuan ki İzmir Valisi Sayın Erol Ayyıldız ile de fındık kabuğunu doldurmayacak nedenle tartışmıştık…
Edeceğini edip, gitti… Canı sağolsun… Vardır bunda da bir hayır…
İnsanlığını ve çalışkanlığını takdir ettiğim Sayın Erdoğan Bektaş ile de 2 konu üzerinde bir türlü anlaşamadık…
Zonguldak Havaalanı üzerinde başlayan anlaşmazlığımız Korona virüste yapılan mücadeledeki eksikliklerle devam ediyor…
Havaalanında yanılmadık…
Korona virüs konusunda “İnşallah yanılırız”…
Zira vaka sayısının Zonguldak’ta bir çok ilden fazla olduğu, dolayısıyla ölümlerin de fazla olabileceği endişesini taşıyoruz…
Sözünü özü:
Zıtlaşsak da bir duruşu olduğunu bildiğimden seviyorum Sayın Valimizi…
Ancak; Ülkemi, Zonguldak’ımı daha çok seviyorum…
Bizim kavgamız yapılan yanlışları anlatma, vurgulama adına…
“Kral çıplak” hikayesindeki şarlatan olmak yerine çocuk olup doğruları gösterme adına…
Düşmanının attığı kurşundan ziyade dostun attığı gülün dikeni yaralar misali…
Son yaptığı yaraladı bizi… Varsın onun da canı sağolsun…
KISSADAN HİSSE:
2001 senesinde DSP hükümeti, Hasan Gemici’nin Bakanlığı zamanında yaşanmış gerçek hikayeyi anlatalım ki;
Korona virüs mücadelesindeki yanlışa ışık tutmuş olalım…
Olayın kahramanları, iyi ve kötü rolleri hemen hemen örtüşüyor…
Gazeteci Mustafa Özdemir’in DHA, benim ise İHA sorumlusu olduğumuz dönemde “Çocuk madenciler” haberini yapmıştık…
Özellikle 23 Nisan tarihine denk getirmiştik…
Değil Türkiye dünya ayağa kalkmıştı…
UNISEF dahil bir çok kurum Türkiye’den bilgi istedi…
Bununla birlikte Türkiye’deki Esnaf Odaları Birliği hemen Kilimli Bölüm’e çocuklar için meslek lisesi yapılması talimatını verdi…
Yardımlar ve destekler tam akacakken zamanın Valisi İsmet Metin ve bildik ARIZA kafa devreye girdi…
Vali Metin, düzmece bir rapor hazırlatıp haberi yapan Mustafa Özdemir ile beni neredeyse DGM’lik yaptı!
Allah’tan gerçek rapor ele geçti de mahkemede biz kurtulduk…
Peki madende çalışan çocuklar!
Onlar öldü, ölüyor, ölecek!
İşte Sayın Valimiz Erdoğan Bektaş’ın anlam veremediği kaçak ocak sürecine o gün birileri koltuğundan olacak diye yol verildi…
O yol verişle bugün can verişin yolu açıldı…
Ayrıca; Zamanın en tirajlı gazetesi Star’ın çakma gazetecisi Mesut Yar,
Bizden 6 ay önce haberi yaptığı için çocuk madencilerin durumunu iyi bilmesine rağmen yaptığı haberin cılız kalmasına içerleyen ARIZA, değirmene su taşıdı…
Sözün özü;
Zamanlar ve aktörler kısmen farklı olsa da bugünkü korona virüs süreci de çocuk madencilerin sürecine benzedi…
Doğruları ortaya çıkarma heyecanındaki gazeteciler…
Koltuk derdindeki idareciler…
Haberi çekemeyen sözde gazeteciler…
Ölümler… Ölümler… Ölümler…
***
Ankara’ya fotoğraf, öbür dünyada hesap!
Hadi fırça yenmemesi için,
Belki koltuk uğruna 5 gazeteciye gözaltı süreci yaşatıldı…
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bütün devlet erkanının sosyal mesafe diye haykırdığı ortamda gazetecilerin koluna özellikle polis takıldı…
Bir de özene, bezene giydirilen polis arkadaşlarla özene bezene fotoğraf çektirildi…
Hastanenin içinde bile el ele, kol kola dolaşıldı!
Adliyeye çıkarken tabi ki yine kol kola…
Suç; Korona virüsün boyutlarını biraz yüksek sesle dillendirmek…
Çok şükür adalet tecelli etti ki;
İyi niyetli olduğumuz anlaşıldı ve serbest bırakıldık…
Sonuç;
Ankara’ya poz verip fırça yemekten veya koltuğundan olunmaktan kurtuldular belki…
Peki vicdana verilecek hesap…
Biz bilemeyiz ama Allahü teala bilir…
Niyetinizi de bilir, amacınızı da…
İnşallah; o fotoğrafın karşılığında alınan takdir öbür dünyada sizleri kurtarır…
Hazret-i Ömer’in adaletini uygulamayanlar er geç şaşar-beşer!
***
Korona virüsü gazeteciler yaymadı!
Zonguldak’ta bir garipliktir gidiyor…
Zonguldak halkının uyarıları dinlemeyip sokakta dolaşmasının faturası gazetecilere kesiliyor…
Zonguldak’taki ilk ölüm vakasının açıklandığı Sayın Vali Erdoğan Bektaş, Zonguldak Belediye Başkanı Sayın Selim Alan’ın ve Sağlık Müdürünün yer aldığı basın toplantısında öyle bir fotoğraf vardı ki şaştım kaldım…
Zira Sayın Bektaş ve Sayın Alan’ın konuşmalarının tek hedefi gazetecilerdi…
Sanki Zonguldak ve hatta Türkiye’ye korona virüsü getiren gazetecilerdi…
Bir taraftan halkın olayın ciddiyetini anlamayıp sokağa çıkmasından dem vuruldu bir taraftan da gazetecilerin durumun vahametini gerektiği gibi anlatamamasından…
Hem de olayın vahametini ortaya koyma adına korona virüsten ölümün olduğunu yazan gazetecilerin gözaltına alınmasından bir gün sonra…
Nasıl ama…
Bir de Sayın Emniyet Müdürümüz Metin Turanlı’nın pazartesi sokağa çıkan vatandaşı uyarmasını haber yapan gazetecilere ettiği laflara ne demeli?
Büyüklük gösterip olayı başka mecraya çekmeyen Batuhan kardeşimi tebrik ederken böylesi ortamda olayı kişisel hesaplaşmaya getirmeye çalışanları kamuoyunun takdirine bırakıyorum…
Sözün özü;
Birincisi; Gazeteciler en az sizin kadar vatanını seviyor, korona virüsünün daha fazla can almamasını en az sizin kadar istiyor…
İkincisi; Halk arasındaki dedikodu ve bilgi kirliliği medya sayesinde süzgeçten geçip kamuoyuna yansıyor…
Son hatırlatma; Korona virüsü gazeteciler yaymadı ama gazetecilerin aracılığıyla yayılması engellenebilir…
***
Korona virüs ve diğer virüsler!
Kimin ne niyette olduğu, nereye hizmet ettiği korona virüs sürecinde belli oldu…
Kabahatini örtmeye çalışma hareketinden bile suçluluğu belli olanlar az sabredin…
Hele korona virüsünü halledelim…
Sıra elbet size de gelecek…
Devletinin yanında duruyor gibi görünüp çıkarına ters düşen kişileri hedef gösterme hareketinin elbet hesabı sorulacak…
Korona virüs insanın canını, diğer malum virüs ise kanını alıyor…
Devlet kurumlarıyla birilerinin arasını açma hareketiyle şirinlik yapıyor…
Yiyen yiyor…
Yemeyenler sırasını bekliyor…
***
HAFTANIN SÖZÜ: "Hadi ayda yılda bir işe yarayın sayın Zonguldak milletvekilleri, 8 10 bin TL maaş alan tüm mübarek zat'lar, Sizdende adamlık bekliyoruz!"
HASAN KAHVECİ
***
SÖZÜN ÖZÜ: ‘’Gerçeği, insanların ölçüsü ile değil; insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı.’’